41) Emine, Süslü'nün Abisiyle Buluşuyor

64 3 0
                                    

Bu konuşma esnasında sessize aldığım telefonum tanımadığım bir numara tarafından sürekli aranıyordu. Doktorun odasından çıktım. Hastaneden önüne geldiğimde o numara tekrar aradı. Açtığımda kalın sesli biri "Emine hanımla görüşecektim" dedi. Bu sesi tanımadığıma emindim. "Buyurun benim" dediğimde telefon numaramı Pervin'den aldığını söylediğinde aklıma sadece bir kişi gelmişti. Benimle yüz yüze konuşmak istediğini söylediğinde.

- Olur; ama ben şuan Bakırköy devlet hastanesinin oradayım,

dediğimde, çok yakında olduğunu ve yarım saatte kadar gelebileceğini söyledi. Bakırköy sahilindeki kafelerden birinde buluşmak üzere randevulaştık ve telefonu kapattım. Arayanın Pervin'in çalıştığı polikliniğine baskın yapan adam olduğunu anlamıştım. Cezaevinden çıkan biriyle buluşmak için randevulaştığımız kafeye doğru yürüyordum. Bu adamı tanımıyordum. Tek bildiğim şey kardeşinin annemin arkadaşı olmasıydı. Kısa süre sonra kafenin önündeydim. İçeri girdiğimde, tek başına oturan birini aradım ama öyle biri yoktu. "daha gelmemiş" diye düşündüm, masalardan birine oturdum. Yarım saat geçmişti ama adam ortada yoktu. Elime telefonumu alıp numarayı aradığımda hemen açtı.

- Ben Şimdi kafeden içeri girdim, siz hangi masadasınız?

Kafeden içeri; uzun boylu, uzun sakallı ve dilenciler gibi giyinmiş bir adam gördüm. Beni fark etmesi için elimi kaldırdım ve telefonu kapattım. Yanıma gelir gelmez karşımdaki sandalyeyi hızlı bir şekilde çekti ve ucuna oturdu. Konuşmak için sabırsızlandığını anlamıştım. Bana kısa bir süre baktı.

- Emine hanım. Sanırım beni arıyormuşsun?

- Evet. Kardeşinizle alakalı konuşmak istedim. Kardeşiniz annemin arkadaşıymış sanırım.

- Evet. Kardeşim hala orada ve bana bir sürü şey anlattı. Onu oradan çıkartmam gerekiyor,

- Neler anlattı ki kardeşiniz?

Adam sanki bu soruyu bekliyormuş gibi altındaki sandalyeyi masaya doğru yaklaştırdı.

- Aslında bana birebir anlatmadı. Ben cezaevindeyken sürekli mektup gönderdi. Mektuplarda "kendisine tecavüz edildiğini ama yarıl yamalak hatırladığını" yazmış. Kardeşim uzun süredir orada ve bu tecavüz olayının birden fazla olduğunu da yazmış. Bu durumu doktorlara sorduğunda ise; "bütün bunların hayal olduğunu, geçmişte yaşadıkları şeyler yüzünden gördüğünü" söylüyorlarmış. Kardeşim hayal değil gerçek olduğunu hatta bir keresinde adamın kulağını ısırdığında yastığının kan olduğunu bile yazmış mektubunda.

Bu adamın söyledikleriyle Pervin'inkiler tutuyordu. Ama bir sorun vardı. Madem hastalara poliklinikte tecavüz ediliyordu; bu kadının yazdığı mektupları kim postaya veriyordu? Bunu adama sorduğumda,

- Herkes şerefsiz değil ki. Kardeşim yazdığı mektupları, poliklinikte çalışan bir adamın postaya attığını söylemişti.

- Konumuzun dışında ama siz neden cezaevine girmiştiniz?

- Kardeşime tecavüz eden şerefsizi öldürdüm.

dediğinde sandalyesine doğru yaslandı, göğüslerini öne doğru çıkarttı. Hiç pişman olmadığı anlaşılıyordu. Aklıma; annemin dediği gibi babam anneme tecavüz ettikten sonra babamı, annemin akrabalarından biri öldürseydi ben babasız büyüyecektim. Saçma ve tutarsız bu düşünceleri kafamdan çıkarttıktan sonra adama biraz daha yaklaştım.

- Ama bir terslik daha var. "Abi bana tecavüz ediyorlar" diye yazılan bir mektubu cezaevi yönetimi, kardeşinin tecavüzcüsünü öldürmüş abisine neden versin ki? Cezaevine giren çıkan her mektubun okunduğunu biliyorum.

Songül 2 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin