38) Süslü'nün Abisi Polikliniğe Baskın Yapıyor

53 3 0
                                    

Annemin uyumasını bir süre daha izledikten sonra hastaneden ayrıldım. Saatime baktım ve daha öğlen bile olmamıştı. Çantamdaki telefonumun titrediğini fark ettim. Apar topar telefonumu çıkarana kadar telefon kapandı. Arayan Pervin'di ve onu geri aradım. Birkaç defa çaldıktan sonra açtı telefonu. "Öğle yemeğine çıkacağını ve bu arada konuşabileceğimizi" söyledi. "Çok uzak olmadığımı, kısa sürede yanına geleceğimi" söylediğimde, bir restoran tarif etti ve telefonu kapattı. Kısa süre sonra restorandan içeri girdim. Pervin köşedeki masalardan birinde oturuyor, ayaklarını uyuşturucu komasına girmiş keşler gibi sallıyordu. Karşısına oturdum. Kısa bir süre sessiz bir şekilde bana baktı. Garson siparişlerimizi almak için masamıza geldiğinde Pervin, türk kahvesinin yanında bol su istedi. Bende neskafe istedim ve garson masamızdan uzaklaştı. Pervin'e ne olduğunu sormak istiyordum ama o anlatmak için müsait değil gibiydi. Garsonun getirdiği suyu bir dikişte içtikten sonra kahvesinden bir yudum aldı. Hadi anlat der gibi bakıyordum yüzüne. Pervin;

- Bugün hastalardan birinin abisi polikliniğe geldi. Adam cezaevinden çıkar çıkmaz soluğu bizim poliklinikte almış. Cezaevine de kardeşine tecavüz eden adamı öldürdüğü için girmiş zaten. Tabi ben bunları sonradan öğreniyorum. Adam poliklinikten içeri girer girmez ilk işi kardeşini görmek yerine Doktor Hakan'ı sormak oldu. "Daha gelmediğini ve bugün gelip gelmeyeceğini bilmediğimi" söylediğimde resmen delirdi. Kardeşinin odasını eliyle koymuş gibi buldu. Bende adım adım arkasındayım. Adamı gören hastane personeli sağa sola kaçıştı. Bunu niye yaptıklarını hala anlamış değilim. Hatta Doktor Hakan yokken polikliniğin yetkili doktoru bile bir anda ortadan kayboldu. Adam kardeşinin odasına girdiğinde, kardeşi yatağından kalkıp abisinin boynuna sarıldı. İlk söylediği cümle "Abi, aldın mı mektuplarımı?" oldu. Hem ağlıyor hem de abisinin yüzünü gözünü öpüyordu. Aslında bu ağlamak gibi değil de, gözlerindeki birikmiş yaşları boşaltmak gibiydi.

Kahvesinden bir yudum daha alan Pervin devam etti.

- Sen aradığında adam hala poliklinikte olduğu için açamadım.

Bana biraz daha yaklaştı.

- Adam; kardeşini zorlukla boynundan ayırdı ve "sen burada bekle, geliyorum birazdan" dedi ve odadan bir hışımla çıktı. Doktorlarımızın dinlendikleri bir odamız var, sanki buraya yeni gelmiş biri değil de, çalışanlardan biriymiş gibi o odayı da eliyle koymuş gibi buldu. İçeride kimseyi göremeyince aynı hızda geri çıktı. Kardeşinin odasına tekrar döndü ve "birkaç güne kadar seni buradan çıkaracağım" dedikten sonra çıkıp gitti.

Pervin'i dikkatli bir şekilde dinliyordum ama kafamı bir türlü toparlayamıyordum. Bende Neskafemden bir yudum aldım.

- Bu poliklinikte hiç güvenlik yok mu?

- Ya ne güvenliği. Birkaç tane iriyarı hastabakıcımız ve temizlik görevlilerimiz var. Onlar sağlıyor güvenliği.

- Sağlayamıyorlar gibime geldi,

Pervin'in sinirlendiğini anladım. Elindeki kahve fincanı sert bir şekilde masaya bıraktı. Bu sefer hiçte sakin konuşmadı.

- Sen bütün bu olanları film izler gibi izliyorsun değil mi? Hepsi sana oyun gibi geliyor ama ben sana burada insanların acılarından, yaptıkları garipliklerden bahsediyorum.

Hata yaptığımı anladığımda iş işten geçmişti. Özür dilediğim halde Pervin sertliğini bozmadan devam etti.

- O gelen adamın kardeşini de tanıyorum. Annenle birlikte polikliniğe gelmişti. Birkaç defa annen gibi o da sinir krizleri geçirmişti. Hatta geçtiğimiz Cuma günü kafasını bayılana kadar duvarlara vurdu.

Pervin'in çalıştığı bu poliklinikte kesinlikle bir şeyler oluyordu. Bunu anlamıştım ama aklıma da yapacak hiçbir şey gelmiyordu.

- Bu polikliniği hasta yakınlarından hiç kimse sağlık bakanlığına şikayet etmedi mi?"

diye sorduğumda Pervin sesini biraz daha yükseltti.

- Ya kızım sen dediklerimi anlamıyor musun? Sadece kimsesiz kadınlar bu durumda. Sürekli ziyaretçisi gelen hastalar hallerinden gayet memnun.

Kısa süre düşündükten sonra aklıma bir fikir gelmişti. Pervin'e doğru eğildim.

- Sen bugün gelen o adama ulaşabilir misin?

- Ne yapacaksın ki o adamı?

- Kardeşinin söylediğine dikkat etmedin mi? Abisine "gönderdiğim mektupları aldın mı?" demiş. Bir insan neden ailesinden tek kalan birini gördüğünde ilk iş olarak mektupları sorsun ki?

Pervin'in göz bebekleri büyümüştü. Arkasına doğru yaslandı.

- Bundan bir şey çıkabilir. Kadınla konuşurum ama benimle konuşur mu bilemem.

Pervin "işine geri dönmesi gerektiğini" söylediktensonra birlikte restorandan çıktık.

Songül 2 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin