19) Songül Doktoruyla Konuşuyor

56 3 0
                                    

Oda arkadaşım Nisa taburcu olduktan sonraki iki hafta odada tek başına kaldım. İki hafta sonunda Katatonik şizofren dediğimiz hastalardan birini yanıma getirdiler. Çoğu insan bu hastalardan korkardı ama ben asla korkmuyor, aksine onlara çok üzülüyordum. Katatonik şizofrenleri uzun uzun anlatmaya gerek yok. Benim; Hareketsiz ve sessiz halimi düşünün. Heh işte onlara katatonik şizofreni hastası deniyor.

Bir sabah yatağımdan kalkmak için çok zorlanmıştım. Kemiklerime kadar her yerimin ağrıdığını hissedebiliyordum. Reglim geçen hafta bittiği halde o sabah kanamam da olmuştu. Zaten düzensiz adet görüyordum ama iki hafta da iki kere olacak kadar da düzensiz değildi. Yatağımdan kalkıp duş almak için banyoya gittiğimde; baldırımda ve kasıklarımdaki morlukları gördüm. "Kesin bir yere vurmuşumdur" diye düşündüm; çünkü enim çok hassastı, küçücük bir darbede hemen morarırdı. Moraran yerlerim düzeldikten hemen sonra başka yerlerim de morarmaya başladı. Bunu doktorum Hakan beye söylediğimde "ilaçların etkisi olabilir" demişti. Belki de haklıydı. Devlet hastanesinde kaldığım dönemlerde de vücudumun farklı yerlerinde bu morluklardan oluşurdu ama tabi ki sürekli aynı yerlerde olmazdı. Ters giden bir şeyler vardı ve ben neler olduğunu anlayamıyordum.

Genelde arkadaşım Süslüyle birlikteydik. Eski arkadaşlarımızdan konuşurduk ama o da benim gibi çok halsiz ve uykusuzdu. Onunda vücudunda morlukların olup olmadığını sorduğumda, vücudunun belirli yerlerini göstererek yüzünü buruşturdu. Ondaki oluşan morluklar, benim morluklarıma çok benziyordu ve neredeyse aynı yerdeydiler.

Bir süre sonra süslü tamamen sessizleşti. Sürekli huzursuzdu ve geldiğimiz devlet hastanesine geri dönmek istediğini söylemeye başladı. Bende biran önce buradan kurtulmak istiyordum ama bunu nasıl yapacağımızı bilmiyordum. Bir sabah Süslü'nün de çığlıklar içinde uyandığını duydum. Yine olan biteni odamda dinlemek zorunda kaldım. Süslü'ye sakinleştirici verildikten sonra nihayet kapımızı açtılar. Koşa koşa yanına gittim. Süslü kendine geldiğinde "iyi misin?" diye sordum. "buradan gitmek istiyorum" dedi ağlayarak. Neler olduğunu tam olarak anlayamıyordum ama süslü hiç mutlu değildi. Bir süre sonra Süslü'de benim gibi bir şeyler yazmaya başladığı bir dönemde, erkek hastabakıcılardan birinin Süslüye çok yakın davrandığını fark ettim. "kesin bu şerefsiz arkadaşıma bir şeyler yapıyor" diye içimden geçirdim.

Kısa süre sonra uyumak benim ve Süslü için lüks olmaya başlamıştı. Uykusuz bir şekilde 3 gün geçtikten sonra Doktorum Hakan'la konuşmam gerektiğini düşündüm. Bu isteğimi hemşireye söylediğimde "ben doktorla konuşayım, sana haber veririm" dedi. O günün akşamında doktorumuz beni odasına çağırdı. Hastabakıcının biriyle oda kapısının önüne geldik ve beklemeye başladık. Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve içeriden aylar önce bahçede benimle konuşan Poyraz çıktı. Bana başı ile selam verdikten sonra, odaya girmemiz için kenara çekildi. Doktor Hakan, bana adının Poyraz olduğunu söyleyen bu adama "Polat, bu hafta sonu Kıbrıs'a gidiyoruz, bu sefer ekme" diye bağırdı. O da "söz dedim ya, geleceğim" dedikten sonra odadan çıkıp gitti. Demek ki bu adi herif bana adını farklı söylemişti. Bir insan bunu neden yapar ki? Onu ilk gördüğümdeki sevimliliği de bir anda kaybolmuştu, hem zaten şeytan tüyünün de olmadığına artık emindim. "Kuşum ötüyor" da ne demek. Ne saçma bir lafmış..

Doktor Hakan'ın masasına doğru yaklaştığımda "gel Songül gel" dedi. Ardından hastabakıcıya "sen çıkabilirsin" diye devam etti ve oturmam için sandalyeyi gösterdi. Bu adam gerçekten bana artık hiç iyi gelmiyordu. Sıkıntılarımı tek tek anlattım ve aynı şeylerinde arkadaşım Süslü için geçerli olduğunu söylediğimde "istersen seni devlet hastanesine geri göndereyim, burası sana iyi gelmedi sanırım" dedi. "Arkadaşım süslü ne olacak?" diye sorduğumda "ikinizi aynı anda gönderirsem arkadaşım Sinan'a çok ayıp olur, önce sen gidersin hemen peşinden de arkadaşını gönderirim" dediğinde çok sevinmiştim. Eski arkadaşlarıma kavuşacağım için çok mutluydum. Doktorun odasından çıktım ve bu müjdeli haberi vermek için süslünün yanına koştum. Doktorun söylediklerini süslüye anlattığımda o benden daha fazla sevinmişti. "Kurtuluyorum buradan" dedi sadece.

Songül 2 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin