BU CİNAYETİN SIR PERDESİ ARALANACAK MI?(+18)

154 21 25
                                    

BİR SUÇ ÖYKÜSÜ.

GİZEMLİ,  SADİST  BİR  SAPIK  KATİL  DE  VAR.

Başkomiser Efe, ofisinde oturmuş dosyaları incelemekteydi. İçeriye  yardımcısı Çağrı,  girdi. Otuzlarında, evli, çocuklu,  genç meslektaşıydı. İşleri çok yoğun geçiyordu. Polis  olmak Türkiye'de,  oldukça zor, ve koşturmalı bir işti. Ölümle burun buruna geldikleri kıl payı kurtuldukları geçmişteki o anları unutmak kolay değildi.

KORKUNÇ BİR CİNAYET

"Amirim bir cinayet işlenildi fotoğraflar  elimde".

"Ver bakayım" dedi Başkomiser. Yirmilerinde bir genç kadın çırılçıplak bir halde evinde ölü bulunmuştu. Banyonun küvetinde çekilmiş  olan resimlerde maktülün çevresinde adeta bir kan gölü oluşmuştu. Kurban her yerinden bıçaklanmıştı. Fakat fotoğrafta dikkatini  çeken bir diğer husus ise, kurbanın gözlerinin yerinden çıkarılmasıydı. Gözleri kurban henüz hayattayken bıçakla kesmişti, ve  kurbanı önce yaşıyorken kör etmişti. Bu  ne  nefret diye düşündü. Zavallı kadın dedi içinden. İşkenceyle,  acı çekerek öldürülmüştü.

"Amirim daha yolun çok başındayız  ancak kadını tanıyan biri olabilir   bu çünkü işkenceyle  bu şekilde öldürülmesi bana bunu düşündürüyor.  Tahminim  bu  yönde".

"Haklı olabilirsin baksana kadının önce gözlerini  kör  etmiş,  bıçakla".

"Zavallı  kadın bu korkunç".

Olay yerine gittiklerinde maktülün üzerinde sperm kalıntılarına  da rastlanmıştı. Bu kadını kör  ettikten ve  işkenceyle  öldürmeden  önce ona zorla tecavüz ettiğinin de bir kanıtıydı. Karşılarında durdurulması gereken sapık bir katil vardı. Bir an önce harekete  geçmeleri ve bu sır perdesini  aralamaları gerekiyordu.

Bu kadın neden bu şekilde acımasızca öldürülmüştü?

Katil  kimdi? 

İşleri zordu. Fakat onların doğasında pes etmek yoktu. O pisliği yakalamak için ellerinden geleni yapacaklardı. Hiç  kimse bu şekilde acımasızca katledilmeyi hak etmiyordu. Daha önce bir sürü tuhaf olayla karşılaşmışlardı. Aşkı için katil olandan  tut da ,  sırf  canı  sıkıldığı için cinayet işleyenlere  kadar. Sırf kadın olduğu için öldürülenler, para için yapanlar, namusuna leke geldi diye öldürülenler,  aldattığı  için kocasını  bıçaklayandan,  bir katile aşık  olduğunu iddia  eden, aşk yaşadığını,  onu gerçekten kalben sevdiğini  söyleyen kadınlarla doluydu,  dünya. Bu delilerle,  psikopatlarla, işleri zordu. Bir yandan eşcinselleri,  transları canlı  canlı  yakanlar,  diğer  yanda ekmek parası  için adam kesenlerle  dolu karanlık bir dünyada yaşıyorlardı. Durum içler acısı ve oldukça karartıcıydı. En son yakaladıkları katil de organ mafyası  çıkmıştı. Zavallı küçük çocukları önce kaçırıyor,  sonra  da organlarını  kesip, para karşılığında satıyorlardı. Organ mafyası katilin en son hapishane de kaçak uyuşturucu kullanımından öldüğü, haberini  almışlardı. Orada tecavüze  de  uğramıştı. Hiç  üzülmemişti Başkomiser hak  eden cezasını çekmeliydi. Hapse düşenin zaten hayatı bitiyordu.  Bir  iki  sene içinde  de yetersiz beslenmeden, kirli hava koşullarından, hastalıktan  ölüyorlardı.  Orada hele  ki  suçluysan zaten adamı yaşatmazlardı.

Peki, ama, ya suçsuz  olanlar? suçu olmadığı,  hak etmediği  halde  hapse girenler,  ve orada  hastalıktan  dolayı  ölenler?

Birden Başkomiserin aklına Yeşil  Yol filmi  gelmişti.  Usta yazar Stephen King'in,  de bir eleştirisiydi, bu  film  aslında. İdam sadece  çözüm olabilir  miydi?

POLİSİYE  HİKAYELERWhere stories live. Discover now