İNSAN ETİ

127 27 16
                                    

Başkomiser Cem, ofisinde oturmuş cinayet  ile  ilgili  dosyaları  okuyordu. Bu  ara işleri  oldukça yoğundu. Öyle ki bazen sabaha kadar uyumadan çalışıyordu. Uykusuzluğa son günlerde alışmıştı. İstanbul,  şehrinin kendisi  de  ayrıca  insanı  yoruyordu,  tabi. Emekli  olunca Muğla, Fethiye taraflarına taşınmak  istiyordu.  Ya  da  İzmir. Fakat  emekliliğine  daha  çok vardı. İşini severek  yapıyordu. Sadece pisliklerle  uğraşmak  sanıldığından da  zordu. Dünya psikopatlarla dolu cehennem gibi  bir yerdi. Dünyayı  ona göre   yaşanıyor  kılan   tek  şey, azda  olsa iyi insanların da oldukları gerçeğiydi.

İçeriye  yardımcısı  Kerem,  girdi.

"amirim  bir  cinayet işlenildi. Kurban 45 yaşında,  evli, 2  çocuğa sahip  bir adam. Önce  göğsünden bıçaklanmış,  sonra  da insan  eti  koparılmış,  sanırım katil kurbanın vücudunun   çoğu parçasını  yemiş,  çünkü  bunu  bize  göstermek istiyormuş  gibi,  kopmuş,  yenmiş  bir  eli cesedin  hemen yanına  bırakmış".

"yani  bir çeşit  yamyamlık  gibi mi?".

"evet  amirim.  Hannibal olayı."

"of bu iğrenç".

"ve  üstelik  korkunç  da amirim".

"acaba  derdi  ne?".

"derdi  ne  bilemem,  amirim  ancak akıl  sağlığının  yerinde  olmadığı  kesin".

"herhalde insan  eti  yiyen  bir  katil  var  karşımızda".

Maktülün  eşiyle görüşmek üzere  yola  koyulduk.

Bakırköy'e  vardık.

İnsan  etinin tadına bakan, insan  eti yemekten  zevk  alan,  hoşlanan  sadist,  yamyam,  psikopatlar...ne günlere kaldık diye düşündü, Başkomiser. Bunun  düşüncesi  bile  o  anda içini korkutmaya yetti.

düşüncesi  bile tüyler  ürperticiydi.

tam  bir  dehşetti yaşanılanlar.

yazık  dedi içinden.  Hem  de  çok  yazık.

Maktülün  eşinin  evine  vardılar. Kadın  durmadan  dolayı ağlıyordu. Sonunda konuştu.

"kocamın işkenceyle  öldürüldüğü  doğru  mu  acı  çekerek?".

"evet  maalesef  ki  bu  doğru  hanımefendi?".

"inanamıyorum  bu  korkunç".

"sizce  böyle  bir kötülüğü  kim  yaptı?  kocanızın  arasının  kötü  olduğu  birileri var  mıydı?".

"bildiğim  kadarıyla  yoktu".

"peki  ya  onun  kötü bir  özelliği".

"kötü  özelliği alkol bağımlılığı  vardı. Birde  o  hayvanları  sevmezdi,  hatta  onlardan  nefret  ederdi".

"peki daha  önce  hiç  bir  hayvana  zarar  verdi mi?".

"maalesef  köpekleri,  kedileri işkenceyle  öldürmüşlüğü  bile  var?".

"bu  büyük  bir  suç.  Şikayette  bulunmadınız  mı?".

"onu  kaybetmek  istemedim.  Hem  bu  ülkede  hayvanları  öldürenlere hapis  yok  ki,  biliyorsunuz  ceza  filan  almıyorlar".

oradan  ayrıldık.

"ne  dersiniz  amirim katil adam  hayvanlara  zarar  veriyor  diye onu öldürmüş  olabilir  mi?".

POLİSİYE  HİKAYELERWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu