-30-

5.2K 322 16
                                    

Anthony son derece yanıldığını ancak köy yolunu indiğinde anladı fakat yaşadığı panikle tepki vermeye kalkmadan arkadan başka biri kafasına şiddetle vurdu ve koca adam yere yığıldı.

"Onu bayıltmayı bırak!" dedi yabancı bir ses. "Ayılıp karşılık vermeye çalışmasını izlemek istiyorum."

"Bu düğümleri açmayı geçtim, gevşetebilmesi bile imkansız," dedi diğer ses.

Anthony yavaştan kendine geliyordu fakat gözlerini açmadan önce neyin içinde olduğunu anlaması gerekti. İlk olarak anladığı bir şey varsa o da şuydu, iki aptal tarafından kaçırılmıştı ve bilmiyordu ne zamandır bayıltılıp dövülüyordu. Ah, acıyan göğüs kafesine bir sebep bulmak iyiydi. Diğer yandan duyduğu sesler tanıdıktı ancak zonklayan kulakları yüzünden bir türlü doğru işitemiyordu, lanet olsun. Tek çaresi gözlerini açmaktı.

"Ne bokum dönüyor burada?" diye sorarken aksi bir ruh halinden çok içkisini yudumladığındaki gibi rahattı genç adam.

Anthony'nin görüş açısına ilk giren çirkin bir sümükten başkası olmayan Wilson Lawrence oldu. Genç adam zerre etkilenmeden diğer sese döndüğünde elinde olmadan şaşırdı çünkü bu kişi uzun bir süredir kayıp olan Morgan Demmings'ten başkası değildi.

Üç adam kısa bir bakışma yaşadıktan sonra Anthony kafasını yana yatırıp her zamanki alaycı üslubu ile "Birbirirmizi tanıdığımızı sanıyordum ama belli ki diliniz tutuldu, sizi suçlayamam çünkü İngiltere'nin en güçlü dükü karşısınızda."

"Küstah herif!" diye bağırdı –hayır, tükürükler saçtı- Wilson ve birden Anthony'nin kemikli yanağını yumrukladı.

Anthony elini ovalayan Wilson'a şöyle bir bakıp içten bir kahkaha attı ve "Hadi ama daha iyisini yapacağını düşünmüştüm, seni zavallı," dedi.

"Demek daha iyisini istiyorsun," diye hırlayıp genç adama bir tekme savurdu Morgan ve Anthony bağlandığı sandalye ile yere düştü ne var ki erkeği hiçbir şey olmamış gibi kaldırıp eski haline getirdiler. Tabi bu, Anthony Cameron'ın yeni bir kahkahasına sebebiyet verince dakikalar aynı biçimde ilerledi ve sonunda genç dükü bayıltmaktan kaçınarak durdular.

Anthony ağzına dolan kanı bir çırpıda tükürüp önünde dikilen iki değersiz aptala baktı ve hızlı bir plan yapmaya koyuldu. Ne istediklerinden emin değildi ancak babasının ölümünden bu yana ilk defa gerçekten dua ediyordu. İsterse o an ölsün ama Clarabel'e herhangi bir zarar vermesinler.

"Neden beni kaçırdığınızı sorayım da sohbet edelim bari!" dedi gülümserken Anthony ve yüzünü buruşturmamaya çalıştı.

Wilson sözü Morgan'a bıraktı ve sarışın adam birkaç küfürden sonra anlaşılır sözler etmeye başlayabildi. "Neden diye sormanız büyük incelik!" derken ses tonunu kontrol edemiyordu ancak bir şeyi hatırlamış gibi birden ifadesi kurnaz bir hal aldı. "Seninle işim bittikten sonra mahkemeye çıkacaksın ve beni kaçırdığın için ceza alacaksın. Ah, bu arada nişanlımı da kaçırdığın aşikar!"

Wilson ne kadar boş bakılabilir ise o kadar boş bir yüzle baktı ve sakince "Morgan, söyledim sana, evlendiler yani resmi olarak-"

"Kes sesini budala!" diye bağırdı Morgan ve Wilson'ı azarladı.

Anthony ise durumdan keyif alarak "Evet," diye onayladı. "Resmi olarak tüm haklar bende ayrıca mahkeme konusunda ısrarcı olacaksan birkaç suçlamada bulunabilirim." Sonra şaşırmış gibi yapıp "Wilson ne çabuk iyileşmişsin! Adına sevindim çünkü Jordan seni yeniden görmek istiyordu hatta şuan bizim evde istersen çağıralım, özlemiş olmalısın koca oğlanı," dedi.

Masum Şeytan Where stories live. Discover now