-20-

8.9K 558 23
                                    

           

Anthony Cameron mı yoksa Colin Farrell mı abartmıştı?

Davetliler kulaktan kulağa Düşes Cameron'ın şimdi ne yapacağını konuşurken Leydi Harrington gülümseyerek cemiyetten insanlara selam veriyordu. Kendinden öyle emin bir duruşu vardı ki kimse onu görmezden gelmek istemiyordu. Ve Leydi Harrington'ın davetli olmadığı düşüncesi de böylece söz konusu olmamıştı.

Diğer yandan Clarabel ve Anthony danslarını bitirmiş karşılıklı sohbete devam ediyordu. Genç kız, kocasıyla konuşurken oldukça rahat görünüyordu. Dükten çekinmediği ortadaydı hatta genç adamı güldürebildiği de görülmüştü. Açık olmak gerekirse sosyetenin yarısından da samimi bir mutluluğu paylaşıyor gibiydiler.

"Bir kadının çok daha fazlası olduğuna inanıyorsun, değil mi?" diye sorarken gizleyemediği bir hayranlık ifadesine sahipti Anthony.

Clarabel nazik bir hareketle şampanyasını bitirdi ve kafasını salladı. Yüzüne vuran ışıkla ne kadar çekici göründğünden habersiz "Buna inanmamam için tek neden yok," dedi. "Dünyaya geliş sebebi erkek çocuk doğurmak, kocasına itaat etmek ve soylu ise sadece güzel elbiseler giyinip kendini göstermek olabilir mi bir canlının amacı sence?"

"Cemiyet kurallarını mı tartışıyoruz yoksa bir kadının yapabileceklerini mi?" diye sordu kaşları havalanan Anthony.

"Ah, beni sıkıştıramadın," dedi genç kız gülerken. "Bir kadının yapabileceklerini öyle ya da böyle cemiyet kuralları belirlediğinden, sözlerim kuralları eleştiren biçimde olacak, bu doğal diye düşünüyorum. Fakat cemiyetin dışına da çıkacak olursak kadınların üzerinde sürekli müdahaleci bir el olduğuna inanıyorum."

Anthony karşısındaki zeki kadını incelerken yalnız gülümsüyor gibi görünüyor olabilirdi fakat içinden çok daha fazlası geçiyordu. Clarabel özel bir kadındı. Kimsenin düşünmediklerini düşünüp kendince analizler yapıyordu. Hemen her şeye gördüğünden başka anlamlar yüklüyor, evrendeki her canlıya saygı duyuyordu. Okuduğu filozoflardan etkilendiğini biliyordu genç adam ve bunaydı asıl hayranlık duyduğu nokta, Clarabel Yunan mitolojisi dışında doğa filozoflarına yoğun bir ilgi besliyordu. Genç adam arkadaşları ile konuşamadıklarını sözde üniversiteye gitmemiş ve bilgisiz olması beklenen Clarabel ile konuşabiliyordu. Aklına okuldan tatil için eve döndüğü zamanlarda küçük Clarabel'in peşinden ayrılmayıp sürekli bir şeyler öğrenmeye çabalayışı geldi ve tebessümü büyüdü; o büyümüştü.

"İyi akşamlar Dük Cameron."

Clarabel öyle gerilmişti ki nefesini tutmuş öylece bekliyordu. Birkaç saniye önce konuşan kendisi değildi sanki. Dilini yutmuşçasına Anthony ve Elise arasında geçip geçmeyeceğini bilmediği konuşmayı bekliyordu. Ne var ki genç adam bakışlarını Clarabel'den çevirme gereği dahi duymadı, buz gibi bir sesle yanıt verirken.

"İyi akşamlar Leydi Harrington."

"Sizi görmek benim için büyük zevk."

Keşke o zevkini alıp da öteye gitseydi! Clarabel kanın beynine fırladığını hissederek kıpkırmızı olurken kaşlarını çatmış, kendisine bakmayan sarışın güzele bakıyordu. Hah! Demek genç kız yok gibi davranacaktı. Bakalım bu hareketten sonra da görünmez kalacak mıydı?

"Korkarım o zevk yarım kalacak," dedi öne atılan Clarabel ve uzanıp kocasının koluna girdi. Sonra da her şey olağan gelişiyormuş gibi başı dik bir şekilde çevrelerine toplanmış kalabalıktan sıyrılmayı başardı. Yapmıştı! Kendinin de saygıyı hakettiğini göstermişti-

"Tanrı aşkına Clarabel!" diye kükreyince Anthony genç kız sıçrayıp yeşil gözlerini korkuyla açtı.

"Kızdın mı?"

Masum Şeytan Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu