-19-

8.6K 557 33
                                    

"Tüm Londra gibi yazarınız da dün geceki balodan ötürü şaşkın, sevgili okur. Hep birlikte anladık ki Dük ve Düşes boşanmıyor. Dük Farrell'ın yeni nişanlanmışken ortaya çıkardığı metresi hakkında ise kimse bir şey bilmiyor. Uzun süre de öğrenemeyeceğiz gibi duruyor.

Yazarınız da sizler kadar gerçekleri öğrenmek istiyor fakat sevgili okur, balonun ev sahipliğini Townsende çifti yaptığından, bu oldukça güç. Dük Townsende sevgi dolu bir eş de olsa cemiyete karşı olan tutumu değişeceğe benzemiyor. Tek bir davetlinin dahi dedikodu yapmasına veya soru sormasına izin vermediği biliniyor.

Yine de kimse unutmamalı ki hiçbir sır sonsuza dek sır olarak kalmaz."

Tonwsendeler'in uşaklarından biri Clarabel'in geldiğini duyururken, duruşunu dikleştirdi genç kız. "Ekselansları, Düşes Cameron!"

Merdivenleri yavaşça inerken neredeyse herkesin ona baktığına emindi. Çok güzel olduğu için değildi bu bakışlar, kim bilir hangi bahaneyle nefret ediyordular şimdi. Başını eğip kimseyle gözgöze gelmemeyi başararak basamakları tamamladı genç kız ve hemen dostlarından birini bulmayı hedefleyerek kafasını kaldırdı.

"Şahane görünüyorsun!"

Nazikçe teşekkür ederken az da olsa rahatlamıştı Clarabel. Ona iltifatı eden kişi Dük Rutherford'dan başkası değildi. Sosyetede bulunan en yaşlı Dük kendisi idi ve genç kız çocukluğundan beri Rutherfordları samimi görürdü.

"Nasılsın bakalım Clara?" diye sordu gülümseyerek Düşes Rutherford.

"Ah," dedi genç kız, gergin olduğunda hep yaptığı gibi serçe parmağını elbisesine sürttü. "İyiyim Düşes Rutherford, siz nasılsınız?"

"Oldukça iyiyim ve böyle bir davette bulunduğum için mutluyum, Dük Townsende harika organize ediyor baloları!"

Clarabel gülmemek için anlık da olsa dudaklarını ısırmak zorunda kaldı ve pek tabi Nicolas'ın harika bir organizatör olduğunu yineledi. Arkadaşı söylediklerini duysa muhtemelen onu azarlardı ancak kızın hoşuna gitmişti bu, Nicolas konuşmaya cesareti olanlara göre hoşgörülü ve misafirperverdi. Yani dalga geçmeye değer şeyler geçmişti eline.

Neyse ki Rutherfordlar ile sohbet uzamamıştı ve Victoria'yı bulabilmişti genç kız. Onu buluşu iyi olmuştu çünkü neşesi iyice yerine gelmişti. Anladığı kadarıyla Nicolas, Düşes Cameron ile konuklarla ilgileniyor, Victoria'ya eğlenmesi için vakit tanıyordu ancak Clarabel'in çocukluk arkadaşının dediğine göre Nicolas bu ara biraz abartmıştı, genç kadının sosyete ile bu denli içli dışlı olmak niyetinde olmadığı da açıktı, belli ki bu sezon pek ortada görünmeyeceklerdi, minik Andre de bahaneleri olacaktı.

"Adına sevinirim," dedi Clarabel kadehinden bir yudum alırken. "Tabi seni özlerim ama dert değil, ne zaman istersem ziyarete gelirim Andre'yi."

"Andre olmasa da beni ziyarete geleceksin Clara," derken kırılmıştı Victoria.

"Kusura bakma ama önceliklerim değişti, minik Andre yeni gözdem olacak."

Victoria Townsende sesli bir kahkaha patlattığında, çevredekiler onun neye güldüğünü merak etti çünkü Clarabel Cameron ile konuşuyordu ama bir kişi bile tek adım atmadı düşeslerden yana.

"Clara! Tıpkı Anthony gibi konuşuyorsun, hanginiz Andre'yi daha çok seviyor merak ediyorum doğrusu."

"Ah... Demek onun gibi konuştum."

Victoria hemen ciddi bir yüz ifadesine büründü ve arkadaşını elinden yakalayıp yalnız kalabilecekleri terasa çıkardı. Güzelce şekil verilerek toplanmış kahverengi kıvırcık saçlarından dağılan kısımları kulağının arkasına itip Anthony ile aralarının nasıl olduğunu sordu ve mümkünse yalan da söylememesini yoksa anlayacağını ve eğer böyle bir şeyi anlarsa dakikalarca ona kızacağını nazik olduğunu sanarak belirtip rica etti.

Masum Şeytan Where stories live. Discover now