-4-

12.1K 745 18
                                    

 //


Victoria Townsende, iki hafta sonra sadık hizmetçisi Marry Ellen'a sırayla yapması gerekenleri tekrarlarken dışarıdan gelen at sesleri ile çığlığı bastı. Eteklerinden tutup heyecanla kapıya koştu ve merdivenleri teker teker inmeye gayret ederek arkadaşına koştu. Ah, kocası görse, muhtemelen bu hareketini onaylamazdı ama kızın elinde değildi. Hem sırf hamile diye, Nicolas'ın dediği gibi hiç hareket etmeden duramazdı ki.

"Colin! Seni budala, kendi partine geciktin!"

Colin Farrell, sosyetedeki genç hanımların çoğunun (tamam, hepsinin) hayran kaldığı yaprak yeşili gözlerini bukleleri birbirine dolaşmış arkadaşına çevirip bıkkın ifadesini dağıtmaya amaçlayarak gülümsedi. "Gecikmedim tatlım," dedi, merdivenleri tırmanmaya başladıklarında. "Nicki'nin düzenlediği saçmalığa iki buçuk saatten fazla var..."

Eve girdiklerinde Victoria, Colin'i kolundan yakalayıp pek de kibar olmadan salona sürükledi ve zor duyulan sesiyle "Asıl nedeni biliyorsun!" dedi. Colin başını eğmiş de olsa genç kız konuşmaya devam etti. "Clarabel'i bizimle kalması için ikna etmem oldukça zordu. Bu geceki baloya hala katılmamaktan bahsediyor, onu sosyeteye yeniden sokmak zorundayız!"

Colin önceden konuşulanları gayet iyi hatırlıyordu. Bu nedenle eldivenlerini koltuklardan birine fırlatıp içki şişelerine yürüdü. "Clarabel için katlanacağım bu geceye zaten," diye gerçeği savurduğunda Victoria kolunu çimdikledi. "Ulu Tanrım!" dedi yüksek sesle Colin. "Nicki sana nasıl tahammül ediyor hala çözemedim."

Victoria'nın yüzüne birden bilindik bir tebessüm yayıldı. Ardından elini karnına atıp pencereye yürüdü ve dışarıya bakarken "Bu aşk," dedi. Genç erkek tam anın gereksiz duygusallığı ile dalga geçecekti ki Victoria eskiye dönüp kaşlarını çattı. Öyle aniden döndü ki saçları havalandı. "Ayrıca ben de onu çekiyorum! Ne varmış bende?"

Colin ellerini havaya kaldırıp "Pes," dedi. Viskisinden bir yudum alıp şömineye yaslandı. Boyun bağını gevşetip "Nicki nerede?" diye sordu.

Victoria eliyle saçlarını düzeltip "Anthony ile sanırım," dedi. Gülümsemeye çalıştı ancak kızın gerginliği yüzünden okunuyordu.

Colin arkadaşını biraz olsun rahatlatabilmek adına "Teşekkür ederim," deyip konuyu değiştirdi. "Beni bu şekilde aileden görüp adıma balo düzenlemeniz çok... Ah, hayır, devam edemiyorum."

"O bir yastık mıydı?"

Victoria telaşlanmak ve korkmak yerine sırıtıp kafasını salladı. Nicolas'ın varlığı birden salondaki havayı dağıtmıştı. Kocasının yakışıklılığı milyonuncu kez gözlerini kamaştırdı genç kızın. Seçtiği lacivert takım, tam bedenine göreydi. Ve belki de kıza öyle geliyordu, Nicolas lacivert giyindiğinde buz mavisi gözleri daha koyu bir hal alıyordu.

Colin bardağı bırakıp "Kafama bir yastık attı," dedi, Nicolas görmemiş gibi. "Bir Düke fiziksel şiddet uygulamak kaç yıl eder?" derken kuzeninin dibine girmişti. "Hiç değilse bir ay kafamızı dinler miyiz?"

Nicolas kahkaha atmak üzereyken karısının bakışları ile yüzleşti. Ağzını dahi açarsa ölene dek genç kızın intikam alacağının bilincinde, başını salladı. Colin ve Victoria'nın iletişimi... Bilmiyordu buna ne denir, yorumsuzdu.

"Hayatım," deyip karısının beline sarıldı. "Gidip Clarabel'in giyindiğine emin olur musun?" diye sormuştu ki kapıdan, ürkek ama dik başlı ince bir ses işitildi.

"Benimle derdiniz ne?" diye mırıldandı Clarabel. Duymadıklarına emin olduğunda ise içeriye seslendi. "Giyindim bile!"

Salonda bulunmakta olan iki Dük ve bir Düşes, ağızları açık Clarabel'e bakıyordu. Herkes biliyordu onun güzel olduğunu ama buraya ilk geldiğinde, üzerinde bulunan yırtık elbiseler nedeniyle olsa gerek, unutmuş gibiydiler gerçeği. Clarabel Lawrence, siyah gür saçları tepesinde toplanmış, üzerinde arkadaşının hediye ettiği Paris modası olduğu anlaşılan iştah açan elbise ile muhteşemdi. Gür kirpiklerle çevrili, yeşilin en açık tonunda parlayan gözleri kavisli kaşların altında birer zümrüt gibiydi.

Masum Şeytan Where stories live. Discover now