•26.BÖLÜM• : "Kırık Bir Kalp, Sancılı Bir Ruh"

5.8K 557 217
                                    


#Jenny of Oldstones (GoT dizisinin çok sevdiğim bir şarkısıdır. Eva'nın gidişiyle bağdaştırdığım bir "She never wanted to leave." kısmı var.)

Keyifli okumalar :) Yorum bırakmayı unutmayın.

•UÇSUZ BUCAKSIZ•
26.BÖLÜM: "Kırık Bir Kalp, Sancılı Bir Ruh"

3.GÖZ

Hasta yatağında öylece oturan kız kaşlarını çatmış, getirilen öğle yemeğini ise sadece başucundaki komodinin üstüne koymakla yetinmişti. Yosun yeşili yorgun, puslu gözleri, Devran yalısındaki odanın camına konan güvercine odaklıydı.

Çatılı kaşları yavaşça düzelirken, üzerindeki örtüyü yavaşça kaldırdı eliyle, dikişleri dudağını ısırmasına sebep olurken yüzünün ağrıdan ekşimesine izin vermedi. Elini bir anlığına farkında olmadan dikişlerinin üzerine, koluna bastırmıştı ama, çünkü canı ne yazık ki hala yanıyordu.

Ameliyat olduktan sonra buraya getirilmişti ve bugün buradaki ikinci günüydü. Dün Eva'yı görmek istediğini Devranlara tekrar tekrar söylese de, şuanki durumunun ciddiyetiyle ilgili birkaç nutuk dinlemişti. Şimdi o da yemeğini yemiyordu işte! Durumu umrunda bile değildi, kızgındı çünkü sadece Eva'yı biraz görmek istiyordu hepsi bu. Kardeşinin durumunu bilmeliydi, bunu anlatamıyordu da kimseye.

Camın yanına çoktan gelmişti ve yaralarla sıyrılmış parmağını yavaşça dama dokundurdu. Güvercin boynunu ileri uzatarak bunu yapan kızı incelerken, Reva'nın çatılı kaşlarından eser kalmamıştı. Hatta gülümsüyor bile sayılırdı.

-Acaba o iyi midir?" Diye sesli bir soru sordu güvercine. Ama zavallı hayvan dünyanın bu korkunç yüzü tarafından bihaber bakışıyla bakmaya devam etti Reva'nın kederli yüzüne. "Onu çok merak ediyorum." Bunu söylerken, sanki bu arzusu onu zayıf gösteriyormuş gibi fısıldamıştı. Parmağıyla camı eşeledi biraz, güvercin pençelerini korkarak biraz geri kaydırdığında elini camdan tamamen çekti. "Korkma."

Güvercin onu anlıyormuş gibi cama doğru güven dolu bir adım atınca, küçük bir kız gibi kıkırdadı ve aniden aklına bir fikir gelince yeşil gözlerinden bariz bir parıltı geçti.

-Haklısın, ona gitmeliyim. O da senin kadar ürkek! Sonra görüşürüz." Dedi güvercine bir de el sallayarak, deliriyor olabilirdi ama üzüntülerini ve içsel tüm sıkıntılarını en çok anlattığı hayvanlardı. Onlar her insanın aksine sessiz kullardı ve insanın halini insandan daha çok anladığını düşünmüştü Reva.

Kaldığı odanın beyaz, büyük dolabına doğru yavaş adımlarla gitti ve kendine kalın bir sweat çıkardı. Kurşunların 2 kez delip geçtiği kolunu kaldırırken canı acayip yanmıştı ama dudağını ısırarak ses çıkarmayı engellemişti.

Karışık düz saçlarını kapüşonun altından çıkarmak için uğraşmadı bile, sadece önüne duşan bir tutamı kulak arkasına sıkıştırdı. Yatağın köşesindeki temiz ayakkabıları ayaklarına geçirdi ve bağlıklarını bağlamaya efor sarfetmeyerek bileğine, ayakkabının içine doğru sıkıştırdı. İşte hazırdı.

Kapıyı yavaşça açarak koridorda gözlerini gezdirdi, oldukça sessizdi. Ama her an birinin çıkma ihtimali yüksekti. Kapı tokmağını yavaşça arkasından çekti ve parmak uçlarında yürümeye başladı. Geniş merdivenleri yavaş yavaş indi, asansörde birine yakalanmak son isteğiydi.

Ki merdivenleri yarılarken asansörün sesini duyduğuna yemin edebilirdi. Derin bir nefes alarak, iki kat aşağı inmenin sonunda sağına döndü. Resmen stresten ensesi terlemişti bile.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Where stories live. Discover now