•5.BÖLÜM• "Zihinlerin Savaşı"

12.2K 887 255
                                    

Bölüm Şarkısı: Nilipek- Havada Bir Hinlik Var


Okuduğunuz tarihi/saati/bölüm adıyla ilgili düşüncenizi bu pasaja bırakınız. Keyifli okumalar.

5. BÖLÜM: "ZİHİNLERİN SAVAŞI"

Sahne 1- Kalp Atışları

Eva, taraktaki saç kıllarını toplayarak lavabonun hemen yanındaki metal çöp kutusuna attı. Aynadaki yansımasına bakarken, biraz da olsa gülümsedi.

Huzurluydu. Güvendeydi.

Mutluydu.

Saçlarını kurutmak için Elvin ablasının söylediği dolabı açtı ama aradığı makineyi bulamadı. Burası villadaki büyük bir misafir odasıydı ve kişisel bir banyosu, küçük bir giyinme kabini bile vardı. Geleceğinin ne olduğunu bilmiyordu, ama dünkü konuşmalar hayatındaki en güzel konuşmalardandı. Dünkü yemekse hayatında yediği en güzel yemeklerden...

-Eva..." demişti Savaş, yalıya geldiğinde karşısındaki genç kızla, yeşil gözleri iri iri açılırken. "Nasılsın güzelim?" Acar'ın bahsettiği kızın, onun tanıdığı kız olduğunu bilmiyordu adam. Dolayısıyla başta şaşırmış, sonra da böylesine iyi bir kıza yapılanlar onu bir kez daha delirtmişti.

-İyiyim, şey...Siz?" Sesli bir şekilde güldü Savaş. Kızın omzuna, elini atmıştı bu sırada Acar.

-Siz değil, ona Savo de!" Eva'nın yüzü duyduğu hitapla gülümserken, Acar ayı çiftleşmesi görmüş gibi şaşırdı. "Vay! Gülümsüyormuş bu Elvin. Yemek de yiyor mu? Hadi bakalım." Kızı iri cüssesiyle çekelerken, Eva her zaman hissettiği o korkuyu hiç hissetmedi.

Bazı cüsseler, üvey babasının cüssesinden kat kat büyük bile olsa korkutmayabiliyordu demek ki. Bu büyüklüğün onda yarattığı tek his "güven." Di.

Herkes sofraya oturduğunda, Elvin'in yaptığı bifteği Eva'nın tabağına koydu Acar. Sonra birkaç yüz kaşık pilav, salata, garnitür ve elma dilim patates.

-Bunları bitir, sonra da şu çıtır tavuklardan yemelisin! Ben bir büyük tavuğu tek oturuşta çerez gibi yiyebilirim." Çiçek'in gözleri şaşkınlıkla kocaman açılırken, o kıza portakal suyu dolduruyordu. "Hadi, kendi kendine yok olmazlar. Bitirmeye bak. Tabakta yemek bırakılmasından hoşlanmam." Savaş, kızın çatalını alıp sessizce kabullenişinin göstergesi olarak alınan lokmalara gülümsedi.

Böylesine narin bir incinin, kalbini kazanmak varken; paramparça edip, dövmek niyeydi? Elmaslar, sevilse, korunsa, o elmasların tek bir tebessümü için uğraşılsa ve eziyet etmek akılların ucundan geçmese... Dünya daha adaletli bir yer olmaz mıydı? Olurdu.

Olmamıştı. Olsundu.

Oldururlardı onlar.

Nitekim, Acarla göz göze geldiğinde kardeşi onu hemen anladı. Koca bir et dilimini ağzına atıp, peçeteyle iri dudaklarındaki yağı alırken gözlerini sıkıca yumup açtı. Söz verdi.

"O şerefsizin haram ettiği her lokmayı, kıza helal edeceğiz." Diye. Savaş da rahat rahat şarabını yudumlayıp, çılgınlar gibi tavuk yiyen Bade'nin saçlarıyla oynamaya dalmıştı.

Rüzgar'a bir kerecik gözü kaymıştı Eva'nın. Onda da hemen çekmişti yeşillerini. Yanakları, bir anda kızarmıştı üstelik dikkat çekmenin getirdiği hisle.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin