•4.BÖLÜM• "Kurtlar Sofrası: Korunmasız"

12.9K 904 230
                                    

Bölüm Şarkısı: Hozier/Arsonist's Lullabye (harika bir şarkıdır, mutlaka dinleyin. Umarım seversiniz:)

Okuduğunuz tarihi, saati, ruh halinizi bu pasaja bırakınız. ❤️

4.Bölüm/Kurtlar Sofrası: "Korunmasız"

Sahne-1: "Sabah Ayazında Kurtlar ve Çakallar"

Saat altıyı yirmi beş geçiyordu.

Sabağın ayazı, gri havayla uyum sağlıyor; birçok insan evladı, yataklarında mışıl mışıl uyuyordu.

Rüzgar gibi.

Ediz ya da Eva gibi değil. İkisi de çoktan uyanmıştı.

Uyuyan kurtlar varken bir yalıda, uyanan çalışkan varlıklar gibi çakallar da vardı bir çiftlikte.

Bazen siz uyurken, yemek yerken veya o an her ne yapıyorsanız onu yapmaya devam ederken, birileri sizin kaderiniz, hayat çizginiz hakkında hüküm verirdi.

O çizginin üzerine kara kalemleriyle bir çizik atar, bütün umutlarınızı da sikip atmış olurdu böylece.

-Bilmiyorum!" Yüzüne bir yumruk daha yedi Halil Vurgun. "Allah'ıma kitabıma bilmiyorum. Küçük şeytan, nereye saklandı bilmiyorum. Eve gittiğimde yoktu!"

İşin aslı dün yine litrelerce bira içip keyiflenmiş, zulmetmek için yine kendine Eva'yı seçmişti. Onu satması demek, bu ağa babalarına tertemiz teslim edecek olması demek değildi değil mi?

8 yaşından beri Eva'nın başındaki bir kara buluttu Halil, elleriyle yetiştirdiği incirin tadına bakmak da onun gibi bir orospu çocuğunun hakkıydı onun gözünde! Ama işler planladığı gibi gitmemiş, eve gittiğinde ne Eva'yı bulabilmişti ne de kızın eşyalarını.

Kızın yanına aldığı, annesinden kalan son yadigarı telefona birsürü mesaj çekmişti bu yüzden.

"Benden kaçsan bile Cevdet Ağa'dan kaçamazsın. Paranı peşin verdiler."

"Çiçeğim, eninde sonunda seni bulacağım."

"Dua et onlardan önce bulmayayım."

"ÇİÇEK ORTAYA ÇIKMAZSAN O EVİNE SIĞINDIĞIN İKİ KARIYI DA ÖLDÜRÜRÜM!!!!"

Eva bu mesajın üzerine korkup Nurten ve Gülten teyzesini aramış, Aydın'da olduklarını öğrenince rahatlamıştı. İkisinin başını belaya sokmamak için 5 gün önce ayrılmıştı zorla ikna ederek ama son günlerde pansiyona verecek parası da kalmamıştı. Mahalledeki iki üç it kopuk Halil'e yerini söylemese veyahut kadınlar onun kaldığı yer hakkında dedikodu yapmasa onlarda biraz daha kalabilir, para biriktirebilirdi Eva. Ama üvey babası öğrenince onları tehlikeye atamamıştı.

-Bizi bağlamaz Haliiil..." diyerek bir yumruk daha vurdu Cevdet Ağa, altın dişi henüz doğmayan güneşin getirisi karanlıkta parlarken. "O kızın parasını ödedim. Benim olacah Çiçek, o kadar..." elindeki tespihi sallarken adamlarına başıyla işaret verdi Halil'i ayağa kaldırmaları için. "Sana bir gün daha verdim gitti...O kızı ellerime verecahsın. Bana ait olan bana ait kalacah...De haydi götürün bu iti. Biraz patahlayın öyle salın..." Halil'i yaka paça sürükleyip bir odaya götürdüler.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Where stories live. Discover now