•1.BÖLÜM•"Zihni Kirleten Tahribat Lekeleri"

20.8K 1K 261
                                    

Multimedya Bölüm Şarkısı: Sam Tinnesz- Watch Your Back .

Okurken dinlemenizi öneririm. Okuduğunuz tarihi, saati, bu pasaja bırakınız. 🌹

0.1:"Zihni Kirleten Tahribat Lekeleri"

*Sahne 1- Tek Hata: Bisiklet Tekerlekleri.

"Çığlık. Geç kalmış Rüzgar Devran."

••••••

Saat gece, iki sularındaydı. Büyük bir yazlık villanın, arka bahçesinde, bir çocuğun davetkâr sesi yankılandı.

-Şşşt gelsene! Hadisene oğlum!" Aynı süre zarfında daveti duyan çocuk, kafasını, pervazlarından yukarı doğru çekerken duyduğu ahşap gıcırtılı pencereden hızla sarkıttı.

-Geliyorum, bekle!" Hemen hemen her rüzgarlı günde camını tıklatarak, gök gürültüsüyle beraber ürkek bir çocuğun canavar zannederek kriz geçirebileceği kadar heybetli olan çınar ağacının güçlü dallarından birine tutundu.

Ezberlemişti artık dalların ve bastığı gövdelerin, kendisini toprağa ulaştıracağı yolu. Sağ, sol, sonra ince dala fazla yüklenmeden bir sağ daha, sol ve gövdeden kayarak iniş.

Habersiz bir kaçışın ve uzun bir gecenin küçük, tek, en masum başlangıcı.

-Ohh be! Sonunda." Kendisine gülümseyen ve ondan 2 yaş büyük olan arkadaşı Meriç'e hafif bir dudak bükmeyle karşılık verdi Rüzgar. 12 yaşındaydı. Ona rağmen karşısındaki Meriç'ten uzundu. "Hadi gidelim. Tuna gelmiyor mu?" Bahçenin demir, zifiri gecede bile parlayan koyu gri çitlerinden bisiklet zincirini çözerken cevapladı arkadaşını.

-Yarın yüzme yarışı var. Erkenden uyudu." Çözdüğü bisiklete canı sıkılarak baktı. Ediz'in gelmesini çok isterdi, en yakın arkadaşının yanında olmasını... Ama babasıyla beraber kahvede çalışacağını söylemişti. Hem misafirleri de olacaktı, Rüzgarlara gelmesi çocuğun sadece zaman zaman aklından geçirebileceği küçük bir hayalle sınırlıydı.

-Anladım. Hadi o zaman! Ozanla Cenker de sokağın sonundalar!" Son 2 haftadır, sık sık yaptıkları, gece vakti bisiklet turlarını seviyordu Rüzgar. Keyifliydi, çocukların hiçbiri Ediz gibi değildi, olamazdı. Ne istediklerini alamamışlardı bugüne kadar, ne de yokluk çekmişlerdi. Yine de kimseyi Ediz gibi değil diye yargılayamazdı. Küçüklüğünden beri en önemsediği şey buydu.

İnsanları söylenen hiçbir şeyle yargılamamak, söylenenlere ses çıkarmak dışında, kendi fikirlerinde sessiz olmak. Her gün bir fikriyle alışılmış bir fikri idam ediyordu, bunu paylaşmayı da gerek görmemişti zaten. İnsanların anlayacağı, onun da anlatacağı yoktu.

Sokağın sonundaki iki çocuğun yanına gittiklerinde dondurma paketlerini yere attıklarını gördü Rüzgar.

-Bedava çıktı!" Dedi Cenker sevinçle Rüzgar'ın gözüne gözüne çubuğu sallarken. "Bedavaa!" Meriç gözlerini, pedalı tombul ayağıyla geriye çekip sokakta tek sesi çıkarırken, devirdi.

-İstersen bütün marketi satın alırsın lan. Saçma saçma şeyler..." Rüzgar, Cenker'in çocuksu sevincine kocaman gülümserken, Meriç'e katılmadığını belli etmesine gerek bile yoktu. Anladığını biliyordu, önemser ya da önemsemezdi belki ama Rüzgar'ın kendisine katılmadığını hissetmişti Meriç. Yine de umursamadı.

-Bugün, dedi heyecanlı heyecanlı yemyeşil gözlerini açarak, barların arkasından atalım turu." Karşısındaki ikilinin gözlerindeki panik duygusuyla karşılaşınca Rüzgar'a döndü Meriç. "Sen ne diyorsun Rüzgar? Korktun mu yoksa?" Gaza gelecek bir insan değildi çocuk. Bu yüzden tıslamayı andıran bir şekilde gülmekle yetindi.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Where stories live. Discover now