17. BÖLÜM

260 41 24
                                    

30.08.2019
Keyifli okumalar 💕
Bol bol yorum bekliyoruum 🌸

Son lokmamı da yutup bu kadar sağlıksız olmasına rağmen yediğim pizzanın mutluluğunu yaşamaya odaklandım. Bir anlamda bu pizzayı hak etmiştik. Öğleden önce alışverişe çıkmıştık, Füsun spor giyinmeyi sevdiği için bir türlü istediği elbiseyi bulamamıştı. Bir sürü elbise denemiş, kombin yapmış ve en sonunda, akşam olmak üzereyken, bir elbiseyi beğenip almıştı. Bense Müjde Hanım'ın ısrarlarına rağmen alışverişimi abartmayıp bir gömlek ve kumaş pantolon almıştım. Müjde Hanım ödeme konusunda fazlasıyla katıydı. Bir süre inatlaşsam da en sonunda onun dediği olmuştu. Ardından iki büyük boy pizza ile eve döndüğümüzde Füsun bahçedeki masaya oturmamızı söyledi. Ki bu fikir günün en iyisiydi. Sıcak bir yaz gününde kapalı alanda oturmaktansa her yerinde aydınlatmalar bulunan bahçede oturmak, esen rüzgarı tenimizde hissetmek daha güzeldi.

Masanın üzerinde duran çayımdan içerken yorgunluğu kızınınkine benzeyen gözlerinden okunan Müjde Hanım ayaklandı. "Müsaadenizle ben yatmak istiyorum. Bugün çok yoruldum, tüm kaslarım isyan ediyor şu an."

"İyi geceler." Gülümseyerek kibar bir baş selamı verdikten sonra bize el sallayarak uzaklaştı. Masada kalanlar olarak en az Müjde Hanım kadar yorgunduk ama kimse kalkalım yatalım diyecek gibi görünmediği için ortama ayak uydurdum.

"Bugün cidden çok yorucuydu." Füsun üzerine giydiği kapüşonlunun fermuarını çekip arkasına yaslanarak gökyüzüne çevirdi başını. Boynu gerilirken bana seyirlik bir manzara sunduğunun farkında bile değildi. Beyaz teninde yansıyan bahçe aydınlatmalarıyla pürüzsüz tenine dokunmak istedim. Parmağımı boynuna sürtmek istedim, hiçbir kötü niyet olmadan. Sadece hissiyatını merak etmiştim.

"Alışveriş yapmak zorunda olmadığım için kendimi şanslı sayıyorum." Can bulunduğu durumdan keyif aldığını yüzünde beliren neşeli gülümsemeyle kanıtlamıştı. Gerçi, Can her şeyden keyif alma yeteceğine sahip özel insanlardan. Nedense onu Alp'e benzetmiştim, tek farkları Alp Melis diye yanıp tutuşurken Can çapkınlık taraftarıydı.

"Gerçekten öylesin." Gözlerimin önüne gelen Füsun'un hayali ile gülümsememi bastırmam güçleşti. Denediği elbiselerin içinde bembeyaz teniyle ne kadar güzel olduğunu fark etmeden sürekli beğenmediğini söylemişti. Tüm bu süreçte giydiği her şey ona o kadar yakışmıştı ki oturup o halini saatlerce izleyebilirdim. Hatta sadece zümrüt yeşili olan o kadife elbiseyi bile günlerce izleyebilirdim. "Füsun o kadar çok kıyafet denedi ki saymayı unuttum."

"Kadınlarla alışveriş yapmanın ne kadar zor olduğunu bilirim." Evet, zordu ama zor olan alışveriş yapmak değildi. Annesinin yanında ona ne kadar güzel olduğunu söyleyememek ve doyasıya bakamamaktı. Yine de kısacık bakmayla bile hafızama kazınmış olmalarına şükretmeliydim.

"Gömün iyice ya." Füsun kollarını göğsünde bağlayıp somurtarak bize baktı. "Ben normalde alacaklarımı bile internetten getirtirim. Düğüne gitmediğimden de doğru dürüst elbisem yok. Gitme taraftarı da değilim de annemi üzmek istemiyorum."

"Ben durumdan şikayetçi değilim." Ellerimi teslim olur gibi kaldırıp Füsun'a baktığımda yanaklarının oluşmak için çabalayan gülümsemesini bastırmaya çalışırken nasıl kasıldığını gördüm. Ona cesaret verir gibi gülümsediğimde o da daha fazla tutamadı kendini.

"Kendimi süs eşyası gibi hissediyorum o elbiselerin içinde." Çayını bitirip bardağını bıraktığında hoşnutsuzluğu ela gözlerinde beliren parıltılardan anlaşılsa da ona asla öyle olmadığını, hatta çok güzel olduğunu söylemek için deli oldum.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin