16. BÖLÜM

328 49 38
                                    

26.08.2019
Keyifli okumalar 🌸
Satır aralarında yorumlar bırakmayı unutmayın, zira şu sıralar tek mutluluğum olur kendileri.

Odanın açılan kapısının sesiyle irkilerek uyandım. Kapı yavaş açılmasına rağmen iğne ucunda uyuyor gibi hissediyordum. Benim irkilmemle göğsüme sokulmuş olan Füsun biraz kıpırdandı, ardından hareketsizleşip uykusuna devam etti.

"Uyandırdığım için üzgünüm." Karşımızda son derece kibar bir şekilde konuşan doktor uzun boyluydu ama biz otururken daha da uzun görünüyordu. "Müjde, güzel haberlerle geldim."

Doktor Müjde Hanım'ın ismini söylediğinde kafamı aniden çevirdiğimde bakışları bizim üstümüzdeydi ama o bakışlarda rahatsız eden bir şeyler yoktu. Doğal ve huzurluydu. Füsun'un gözlerine çok benzeyen gözlerinde mutluluk olduğunu bile düşünebilirdim. Yine de kendimden büyük birinin karşısında böyle bir saygısızlık etmek istemediğim için yavaşça doğrulmaya çalıştım.

Füsun neye yapmaya çalıştığımı hissetmiş gibi daha çok sarıldığında Müjde Hanım elini kaldırarak beni durdurdu. "Uyandırma, lütfen." Gözlerime bakarken karşılaştığım o samimiyete daha fazla karşı çıkamadım. Kafamı sallayarak onayladıktan sonra oturuşumu olabildiğince saygılı bir ölçüde tutmaya çalışarak Füsun'un göğsümde uyumasına izin verdim.

"Öncelikle Müjde, geçmiş olsun diyorum ve hastanedeki hasta olarak son serüveninin bu olmasını diliyorum." Doktor Müjde Hanım'ın yatağına oturduğunda Füsun'u rahatsız etmek istemez gibi ses tonuna özen gösteriyordu. "Bugün öğleden önce taburcu olabilirsin ama kolun bu şekilde alçıda kalacak. Yaklaşık on beş gün sonra kontrol edip duruma göre alçı ile ilgili bir karara varabiliriz. Ağrın var mı?"

"Tüm bedenim ağrıyor, şu an yetkim olsa kendime ilaç yazardım." Müjde Hanım bedeninin ağrıdığını söylerken yüzünde oluşan gülümseme bir an Füsun'u andırmış ardından bambaşka bir havaya bürünmüştü. Gözlerini doktordan çekip bana çevirdi ve anaç bir tavırla bize baktı. "Galiba reçeteye ihtiyaç duyulmayan bir ağrı kesiciye ihtiyacım var."

"O ne demekmiş?" Doktor bu sözleri söylerken Müjde Hanım'ın gözlerini takip ederek kafasını bize çevirdi. Onun da yüzünde bir gülümseme belirdiğinde kendimi iyice rahatsız hissetmiştim. Neyse ki ikisinin de bakışları fazla uzun sürmemişti. "Sana bir ağrı kesici, bir kas gevşetici yazalım. İhtiyacın olduğunu hissettiğinde içersin."

"Teşekkür ederim Sedat." Müjde Hanım gülümseyerek doktoruyla konuşmasına devam ederken Can odaya girdi. Odada doktorun olduğundan habersiz olduğu özür diler gibi bakan gözlerinden belli oluyordu. "Can, çıkma lütfen." Can çıkacakken Müjde Hanım'ın sesiyle durdu. Bir an, kısa bir an benimle göz göze geldiğinde gözlerini alevler sarmıştı ama bir çocuk kadar masumdu bakışları.

"Teyze, kötü bir şey yok değil mi?" Odaya girip temkinli adımlarla yatağa yaklaşırken teyzesi onu rahatlatmak ister gibi gülümsedi.

"Hayır, sadece taburcu olacağım ve çıkış işlemlerini yapmanı rica edecektim."

Can teyzesinin sözleriyle derin bir nefes verdikten sonra eğilip anlına bir öpücük bırakmıştı. "Tamam, ben hemen hallediyorum." Can odadan çıkmadan omzuma dostça bir yumruk attı ve gitti. Onun ardından doktor da çıktığında Müjde Hanım'ın gözlerinin tek hedefi bendim.

"Siz tam olarak ne tür bir arkadaşsınız?" Gözleri siz zamirine kimi dahil ettiğini göstermek ister gibi Füsun'a kaydıysa da tekrar benim gözlerimi buldu.

"Doğrusu onu tam olarak biz de çözebilmiş değiliz." Bir anneye kızınla flört ediyoruz diyemezdim, hele ki bunu ben bile yeni öğrenmişsem annesine söylemek daha zordu. Hem bir anneye flört ediyoruz denir mi hiç? Eğer aramızdaki ilişki ciddileşir ve flört evresini başarıyla bitirirse Füsun en uygun şekilde annesine anlatırdı ya da istemezse anlatmazdı. Ona ben karışamazdım ama şu durumda en doğru şeyin bu olduğuna karar verdim.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now