3. BÖLÜM

811 84 19
                                    

22.06.2019

Keyifli okumalar!

Duşa girmeden telefonumu çıkarıp kontrol etmek için ekrana baktığımda Alp'in üç, Melis'in iki aramasını ve gruptaki mesaj bildirimlerini görünce şaşırdım. Tam o sırada Melis tekrar arayınca bu kez açtım.

"Alo?"

"Şükür!" Melis sitem ederek karşılık verince kahkaha attım.

"Kızım ben sizi gibi boş gezenin boş tayfası mıyım? Ne var duymadıysak!"

"Hatırladığım kadarıyla sen de bizim tayfandansın tatlım, bilmediğim bir şey mi oldu?" Bunu söylerken gözlerini kısıp çenesini sağa sola hareket ettirdiğine adım gibi emindim.

"Tamam kanka ya, ne kızıyorsun! Ne oldu bu kadar arama niye?"

"Gruptaki mesajlara bakmadın dimi?" Gruptan gelen mesajların bildirimi görmüştüm ama mesajlara bakmamıştım.

"Hayır, daha telefonu yeni elime aldım."

"Tamam, gruptan yazdım aslında ama söyleyeyim tekrar. Biz sahildeyiz, toplandık ve biraz atıştırmalık getirdik. Partiye buradan geçeceğiz. Sen de Selen'i alıp gelirsin diye düşündük. Selen'le konuştum şimdi evdeymiş, sana da haber vereyim dedim."

"Tamamdır, görüşürüz." Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Selen en fazla bir saat önce ilçedeydi. Ne ara buraya gelip parti için hazırlanmıştı acaba? Hazırlanmadığına adım gibi eminim, hatta gittiğimde bir süre bekleyeceğime de eminim. En iyisi ona hazırlanması için biraz daha zaman tanırken ben de duşumu alayım diye düşünerek duşa girdim. Kısa bir duş alıp çıktım. Hafiften kendini belli eden sakallarıma baktım aynadan, kesmeyi düşünmüyordum zaten ama kendime de yakıştırmıştım.

Banyodan çıkıp kurulandıktan sonra beyaz bir şort giyip üzerine pastel pembe renkli kısa kollu bir gömlek giydim. Bu gömleği Selen hediye etmişti. Yılbaşındaydık ve bulduğumuz her fırsatta flört ediyorduk. Bana bu gömleği hediye edip "Yazın güzel zamanlarında giyersin diye düşündüm." demişti. Giymenin tam da vakti olduğuna karar vererek aynada kendime baktım. Saçlarımı yine kurutmayacaktım. Zaten çok sürmeyecek, kendiliğinden kuruyacaklardı. Telefonumu alıp odamdan çıktım.

"Anne ben çıkıyorum, sahilde bir şeyler atıştırıp oradan geçecekmişiz. Yemeğe gelmem o yüzden."

"Dikkat et kendine." Yanına gidip sulu bir öpücük bıraktıktan sonra gülümseyerek ve duşun hala üzerimde hissettiğim ferahlığıyla verandadan indim. Selen'in evi bize çok uzak değildi ama çok da yakın sayılmazdı. Yine de yürümeye karar verdim. Yol boyu aklım Selen'in bugün buluştuğu arkadaşı ve kitap arasında gidip geldi. Hangisini düşüneceğimi şaşırdığım bir anda eve geldiğimi fark ettim.

Demir kapıdan içeri girip zile bastım. Birkaç dakika sonra kapıyı evin en güzel kadını açtı. Selen değil, kız kardeşi Gamze. Ablası Selen'in aksine Gamze inanılmaz güzel bir kızdı ve sevimliydi. Ablası ise güzel ve çekiciydi. Aralarında üç yaş olmasına rağmen Gamze'nin vücudu ablasına göre daha dolgundu ve Selen aslında zayıf olmayı çok sevdiğini söylese de birkaç kez kardeşinin vücudunu kıskandığını ağzından kaçırmıştı. Ben de o zamanlardan biliyorum bu kadar detayı.

"Selam!"

"Hoş geldin Sezer abi, içeri geçsene." Kapıyı davetine uygun bir şekilde iyice araladığında gülümseyerek kafamı salladım.

"Hiç geçmeyeyim, ablanı almaya gelmiştim."

"Ablam henüz hazır değil. Biraz beklemen gerekecek ve bence burada, kapının önünde üstelik ayakta beklemeyi hiç de tercih etmezsin." Kapıyı biraz daha açtığında ona hak vererek içeri girdim.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin