4. BÖLÜM

628 72 52
                                    

25.06.2019
Keyifli okumalar!

"Sezer!" İsmimi duymamla gözlerimi yavaşça araladım. Karşımda uçuşan perdeler ve Alp'in ismimi tekrar etmesiyle uyku halinden yavaşça çıktım. "Kalk lan, kalk! Öğlene geliyor, biz hala uyuyoruz."

Dün gece sarhoş olan benmişim gibi ağrıyan başımı ovarak kalktım yataktan. Alp çoktan kalkmıştı ve buruşmuş kıyafetleriyle başıma dikilmişti.

"Günaydın sana da!" Yataktan kalkıp odamdaki banyonun lavabosunda yüzümü yıkamaya gittim.

"Fena olmuşum. Ne oldu, ne bitti, hiçbir fikrim yok!" Ben yüzümü yıkarken peşimden gelen Alp'e ters ters baktım.

"Aptal gibi içtin. Hem de Yiğit'e karşı. Sonrası zaten en eğlenceli kısımdı." Alp'e olan sinirimi havluyu kullanarak kendi ellerimden ve yüzümden çıkardıktan sonra kapıda bekleyen Alp'in omzuna çarparak çıktım.

"Hadi be!" Kahkaha atarak beni takip etti. "Anlatsana, ne oldu?"

Dolaptan kıyafetlerimi çıkarırken yaptığım ironiyi anlamayacak kadar saf biriyle arkadaşlık ettiğimi kendime tekrar hatırlatmak zorunda kaldım. "Odadan çıkarsan üzerimi değiştireceğim." Yakın arkadaşım olabilirdi ama hiçbir zaman o kadar rahat bir yakın arkadaş olmamıştım.

Huyumu bildiğinden hiç itiraz etmeden odadan çıktı. Kıyafetlerimi giyip yatağımı özensizce topladım. "Aynı yatakta yatıyorum ama önüde üstümü değiştirmiyorum, ben de bir değişiğim!" Kendi kendime laf ederek odadan çıkıp aşağı indim. Alp'in neşeli sesi mutfaktan geliyordu.

"Sezin, şunun kepazeliklerine gülmeyi bırak."  Gidip masaya oturduğumda inanılmaz başım ağrıyordu. Gözlerimi kapatıp şakaklarımı ovarken masaya bir şey bırakıldı. Gözümü açmadan da anlamıştım. Mis gibi kahve kokuyordu. Ardından gelen içten bir öpücükle gülümsedim.

"Kahvaltı ettiniz mi?"

"Çoktan." Bana el sallayıp mutfak kapısından verandaya çıktı. Onun ardından Alp'e baktım.

"Kahvaltı edelim mi? Benim canım pek bir şey istemiyor ama sana tost yapabilirim. Ya da sen evine defolup gidebilirsin." Sadece yakın arkadaşın anlayacağı bir şey olan bu rahatlıkla ona baktım. Telefondan kafasını kaldırıp ciddi ciddi bana baktı. Alınmayacağını biliyordum ama ciddi bakışlarının anlamını çözemedim.

"Melis, seninle Selen arasında bir sorun olup olmadığını soruyor."

"Ne alaka kanka?" Kaşlarımı çatıp sandalyede dikleştim. Bir sorunumuz yoktu ama Melis'in böyle düşünmesine sebep olmamız garipti.

Gelen mesaj sesiyle Alp soruma cevap verdi. "Dün biraz aranız bozuk gibi görünüyormuşsunuz ve Selen sanki sana soğuk davranıyormuş gibi gelmiş Melis'e."

"Aslında bir sorun yok ama dün Selen'in biraz garip davrandığını ben de hissettim. Neden bilmiyorum, biraz fazla uzaktı." Düşündükçe daha çok göze batan davranışları kafamdan atmaya çalıştım.

"Bir şey falan mı dedin farkında olmadan?"

"Hayır," Düşündüm, demediğime emindim. "Hatırlamıyorum dediysem de."

"Kanka belki senin farkında olmadan bir şey yaptın ve ona kırıldı. Trip atmayı sever Selen. Git gönlünü al olay iyice dallanıp budaklanmadan."

"Ne yaptığımı bilmiyorum ki gönlünü alayım!" Sitem eder gibi konuştuktan kahvemden bir yudum aldım. Gerçekten garip bir duygu karmaşasının tam da ortasında hissediyorum kendimi.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora