10. BÖLÜM

453 54 20
                                    

24.07.2019
Keyifli okumalar 💕

Gözüme uyku girmemişti. Üzerimdeki bana ait olmayan ama kullanmaktan geri durmadığım battaniyeyi kaldırıp gecenin serinliğinde üşümemek için kapüşonlumu aldım. Odadan sessizce çıkıp ışıl ışıl parlayan yıldızları gördüğümde içimdeki burukluğa rağmen gülümsemeyi başarmıştım. Yıldızlara dalmışken karşı odanın kapısında bir hareketlilik olunca dikkatim dağıldı.

Kapıyı kapatıp yüzünü döndüğünde beni fark eden Füsun ilk önce ürktü, gözlerime baktı ve aniden sabah bana tokat attığı eline baktı. Elini benden gizlemek ister gibi arkasına sakladığında gözlerinin dolduğunu fark ettim ama bir adım atmaya korkuyordum. Buna cesaretim yoktu, tıpkı onun hayatında yerim olmadığı gibi ona yaklaşmaya hakkım da yoktu. Bu yüzden buradan uzaklaşmak istedimse de gözlerimi Füsun'dan çekemiyordum. Üstelik bu saatte gideceği tek yer göldü ve ben de oraya gidip onu rahatsız etmek istemiyordum.

Yatağıma geri dönmeye karar vererek arkamı döndüğümde gecenin sessizliğine rağmen zor duyulan bir sesle ismim döküldü dudaklarından. "Sezer!" Omzumun üzerinden baktığımda merdivenleri inmişti ama daha fazla ilerlemeye cesareti yok gibi orada kalmıştı. "Biraz konuşabilir miyiz?"

"Konuşalım Füsun." Ben de merdivenleri indim ama fazlası yoktu. İçimde bir şeyler geri adım atmamı söylerken esasında istediğim daha da ileri gitmekti. İki tarafın kararsızlığı beni olduğum yerde durmaya zorlamıştı.

"Özür dilerim." Gözlerini gözlerimden kaçırıp eline baktığında aslında o tokat benim canımı yakmamıştı. Yaktıysa bile değilsin kelimesinin etkisi o acıyı hissedemeyeceğim kadar köreltmişti. "Ben böyle biri değilim ama o an, içimden başka biri çıktı. Asla böyle bir şey yapmazdım normalde ama çok doluydum. Sen de tüm gerçekleri yüzüme vurunca ben tutamadım kendimi. Söz veriyorum, bir daha asla böyle bir şey olmayacak."Konuşurken farkında olmadan yanıma gelmişti ve konuşması bitince kafasını kaldırdı. Yanaklarında yol yapmış gözyaşlarını gördüğümde içimde bir yangın alevlendi. Uzanıp silmek istedim, o gözyaşlarını yok etmek istedim ama tepkisinden korkarak bu isteği bastırdım.

"Füsun ağlama." Söylediği sözler o gözyaşlarını görmemle önemini yitirmişti. Benden duyduklarıyla ağladığını yeni fark etmiş gibi gözyaşlarını acelece sildi. Sonra eliyle gölü işaret etti. Kafamı sallayarak onayladıktan sonra ona eşlik etmeye başladım. Her zaman oturduğumuz yere değil de gölün üstünde daha önce benim yaralandığım onun da ıslandığı o köprüye yöneldi. İtiraz etmeksizin onu takip ettim.

Köprünün sonuna geldiğimizde daha fazla gidecek cesareti yokmuş gibi durdu. Yine ona eşlik ettim, karşıya bakarak kafasını salladı. Muhtemelen korkusundan dolayı daha ileri gidecek cesareti yoktu.

"Burada oturabiliriz." Elimle köprünün az ilerisinde ama ağaçlıktan uzak bir kısmı işaret ettim. Yavaş yavaş yürüyerek oraya ulaşıp oturdu. Aramıza biraz mesafe koyarak ben de onun yanına oturdum.

"Beni affettin mi Sezer?" Gecenin karanlığına karışan sözlerini düşündüm. Onu affetmiş miydim? Ya da geçtiğimiz üç günde onu hiç affedilecek bir konuma koymuş muydum?

"Merak etme Füsun, sana o tokat için hiç kızmadım." Onun kendini aşarak tüm samimiyetiyle benden özür dileyişi bana dürüst olmak zorundaymışım gibi hissettirmişti. Bu yüzden içimden nasıl geçiyorsa değiştirmeden olduğu gibi söyleyiverdim.

"Teşekkür ederim." Parmaklarıyla oynarken onu izledim. İzlediğimin farkında mıydı bilmiyorum ama onu böyle izleyebiliyor olmak bana anlam veremediğim bir tatmin duygusu sunuyordu. Sanki susuzluk çekiyorken bir anda kana kana su içmişim gibi bir tatmin.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now