BÖLÜM 13 / ''Yeni yaşın yıldızlarını salmak.''

124 8 17
                                    


Merhabalar!

Geldik 13. bölüme umarım seversiniz. ♥️

***

Karış karış fakat aksiyle dingin bir yolculuğun sonlarına geldiğinden bihaberdi. Mutlaka biteceğinden ve o ilk andan hasretini yüreğini koyacağından, tüm benliğiyle her saniyenin tadına varma ve bir tür içselleştirme çabasındaydı. Vedalarla uğraşmadan hayatın yeşillikli ormanlarının ortalarında bombalar patlatırcasına düşmemişti. Bencilliğine kaptırılan finalleri özümsenmiş varsaymayı gaye edinerek pes etmemişlerdi. Rüzgar'sa vedasız sonlanmalara adapte olmamıştı. Kalbine saf olduğunca içtenlikle dokunana odaklıydı. Uğrunda aralanmış göğsünü titretebilen başucundaki sureti yitirerek harcamadan ilikleriyle yaşamayı seçiyordu. Heveslisi adayarak azim gösterilen savaşların iğrençliğe bulanmışı muhtelifti. Dolayısıyla sevdiğiyle birbirlerine kalkan oluşturabilmekle yaratıcı cesareti getiren tercihi takdir edilesiydi.

Bugünkü sabahın aydınlığı sevgilisine doğmalıydı Rüzgar'a göre. Farazi mücadelelere kapılmadan doğallığından aranmaksızın bulunurdu. Hakkında düşünülen karanlıktan ırak aydınlık ışıltı gözlerini açmasıydı. Sevgisiyle selamlayan bir ışıltıyla denk olmasına vesileydi. Pencerenin simsiyah tonunda boşluğuna açtığı uzunca parmaklarından bir anda sızmış gibiydi. Benzerken kalbine kuşkusuzca değiyordu. İhtimal dahilinde kederinde kaybolmuş gözleri kısmasını sağlardı. Ömrünün sonlarında burun buruna getirebilirdi lakin gülümsemekten ödün verdirmezdi. 

Derin uykusunun yanında istirahat ettirebilenin insanın şahitlik edişi muhteşemdi. Yeterince güzeldi. Asıl sır gözlerini açar açmaz dar alanları genişletme kapasitesiydi. Yeteneğiyle hapishanelere tıkmayan yere sabitlenmek idi. Yüreğinin penceresine tutuklu sonsuzluğa tutkun olmaktı. Birkaç saniyeyle gülümsemesinin evvelinde çıkagelen nazikçe zarafetinden ötürü incecik tebessümünün; yaralanmaya terk edilip incinmesine müsaade edilmeden, sadece incecik kudretinin yanında da kalabilsin diye paylaşıldığını görmüştü. Paylaşımıyla bölüşür bölüşmez sadece ile kalmadığını, bundan apayrı büyük bir keyif aldığını hissediyordu.

Elleri göğsünde güç edinirken, onu bir anlığına da kaybetmemek için bakışlarını ayırmadığında keyif duygusu birlikti. Hazzıyla aynılarmış. Aslında hep ortaklaşarak birlemiş. Daima sözcüğüyle sarılmış, yaşamın türlü türlü yanlarıyla da görünürlüğe serecekleri günü sabırla beklemişler, ayrıca dört gözle de bütün hisleri doyasıya tatmışlar. Belirli esnada da şu anda da kimselere duyurmamayı başarmışlardı. Kimselerin haberi olmadı mı? Elbette mümkünden mevcut giz ruhlarına nur saçmaya kucak açmışken hep ikisinindi. Kıymetli, herkese nasip olamayan aşk ikisinin olmalıydı. Aşk, iki kişinin arasında bir dokuna ve bir ayrıla teğet geçerken sonucuyla eksiklerinden tutunabilmeyi ihmal etmeden bütünleşendi.

Rüzgar, seyrettiğinin minik kıpırdanmalarının burada kalışını benliğince hissettiren dokunuşlarıyla giderek rahattı. Onu, Güneş'i pür dikkat izleyebilirdi. Dudaklarını aralayacak tek bir sözcüğü dahi umutla beklerken sessizliğinden nice kelime doğurabilirdi. Dillerinde olmayan, aşklarına özgü biçime bürünmüşken... Göğsüne dayalı; olası, çileden çıkartacak karartıdan kurtulmak adına veya gerektiğinde birlikte ışıldamayı yılmadan gerçekleştirirken ay beyazıyla bütünleşmek arzusuyla, sıkıca fakat can yakıp da hevessizce kendisinden ıraklara varmasının ürkütücülüğüyle oradaydı. Güneş'i negatif isteksizliklerin kararlarına bırakmaksızın naifliğini korurken tutunuyordu. 

Bazen de olsa geleceği anla bilinmezliğiyle bilinir hissinden anlaşılırdı. Karmaşıklıktaki duygu hâlâ tazeydi. İçine sokmak, incinecek olmasa yüreğine davet edebilme isteği giderek alevleniyordu. Aralığında sıkışmışken tepinip durandı. Öbür elinde buralardaki değerin tüm detayına erişmeye çabalayandı. Uslanmaz gayretinde soluklarıyla bir alnını bir de saçlarını okşayıp duruyordu. Parmakları simsiyah imzasını karalamayı canı pahasına es geçmiyordu. Yoğunca sevdirerek özellikleriyle saydırabilen berraklığın da, göz kamaştıracak ışıltısında yamacına bıraktıkları tek olabilirdi. Fakat olduğu yerde sarıp sarmalayan kişi bunu istemiyordu. Kibarca reddettiğinde olacağı uygularsa sarılanların hiçbir vakit armağan edilmemiş olacağını ve boş yere zahmete girdiğini düşünüyordu.

ONSRAWhere stories live. Discover now