BÖLÜM 8 / ''Yeni başlangıçlar.''

246 11 6
                                    


Merhabalar!

Geldik 8. bölüme umarım seversiniz. ♥️

***

Aşka örtünmüş genişliğin kendi çapında münasip göremediği belirsiz derinliğinden dokunaklı hissin beğeneceği koreografi dans akışında onayı mevcuttu. Duyguları uzamış zaman diliminden beridir çatışıp dururdu. Vaktiyle tutkulu bir sevgiye sevgiliye doğruca yakınlaşıyordu. Yaraları baş gösterdiği müddet süresince bütün arzusunun hevesi sönmez isteğiyle kabul ederken bile eğri büğrüydü. Belki de kapıldığıyla ruh emiciler yüzünden tehlike uyandıran taraflarıyla rastlaşma tarzıydı. Acı, kazıyarak alıcı gerçeğinden sonra da kendisiyle birlikte bir yüreği daha acıya sürükleyeceğini bile bile olmaması mümkün müydü? Bir yanı mutluluktan uçuşurken, acıyla dolmaktan usanmayan gözleri hep bir tokat atmıştı. Sorgular gibiyken: ''Sen ne yapıyorsun?!'' diye bağırmaktaydı. Güya kendince ikaz etme direnişindeydi.

Hissiyatı dinç tutan bakışların ardıyla iki ruh birden uyumlu benzerlikleriyle bayram şenliğini çağırıyordu. Daveti yanıtsız kalmadığında ellerini parmaklarının arasından çekecek gibi olduğunda sımsıkı tutmasıyla derin derin nefesler aldırıyordu... Rüzgar, Güneş'i yeniden ellerinden tutup düştüğü yerden ayağa kaldırandı. Hatta bu kez en eskimiş, küf tutmuş küllerden yenilenerek beraberce ayaklanmışlardı. Hâlâ üzerindeki tişörtten gözlerini alıkoyamıyordu. Ama ne nefsiyle ne de onun canını hiçe saymak amacı olamazdı. Sadece seviniyordu, kendi içinde ve usulca sevmeye, sevgisini özel bir çaba sarf etmeden doğallıkla gösterebilmeye devam ediyordu. O giydi diye giymişti. Olamaz mıydı? Büyülü sır tam da buradaydı.

Utancıyla gözlerini kaçırırken, o da kendi oldukça ya da değişime uğramayı denedikçe; daha da güzel sevmek istediğini hissediyordu. Çekip gitmesine kalmadan, yanında ayrılmasına müsaade edemezdi: ''Gel buraya, gel.'' demesiyle göğsüne almıştı. Omzundaki kederi ruhuna işletecek sivri köşelere çarpmasından sakınıyordu. Yükünü taşıyordu. Aynı anla kolunu beline dolamıştı. Gözleri kapalıydı, oracığa sığınırken tekrar tekrar uyumak istiyordu. Arzudan fazlasına evrilmiş olanı engelleyerek kısıtlamak epey zordu.

Odasına doğru adımlayan adımları ikisini yatağa yaklaştırmıştı. Rüzgar, hâlini bozuntuya uğratmadan hissedilen yumuşaklığa oturduklarında sessizlerdi. Başını, yarasını azaltacak omzundan ayırırken saçlarını okşuyordu. Bir kere daha teslimiyete yenik düşmemek için oldukça özen gösteren biri vardı. Göz göze geldiklerinde bir nefesin kısalığında uzunca susuluyordu. Gönlün sebepsiz düşüncesi bölüyordu: ''Rahat uyuyabilecek misin?'' sorusu ilettiğinin ruhuna dokunarak okşamasına nedendi. 

Problemli akşamlarının gözündeki uykudan hiçti. Ayrıyeten kalbindeki huzuru sökerek almasını bilmişe benzerdi. Dayansın umuduyla tanışmamışken ruhunun bir parçası yanına başındaymış hissini veriyordu. Söylediği açıkça olmasa da: ''İstersen yanında kalabilirim.'' ile eşdeğerdeydi. Yüzünü okşadığında artışını abartmadan, malum çizgiyi geçmeden gülüyordu. Kendisi gülümserken ezberlemek istediği bir tür karşıt bakışta ortalıklarda emeklemeye başlamıştı. Büyüyordu. Tonlarca tercih varken veya olabilecekken; güldüğünde dudaklarının hangi duruşta çizdiğini, aldığı biçimi, biraz köşesinde çıkan gamzesini ezberlemek isteyen birisiydi. En harikasıydı. Bir kerelik, defalarca olacakken köreltici ve acımasız duyusunun yanlarına gelmesine izin vermiyordu. Öylesine bir anda yırtıp atıyordu. Çoğunlukla birbirlerinde veya ikili durumda ezber etmeyi arzulayacakları anların gelişini selamlamalarına mani olmuyordu. 

Güneş, Rüzgar'ı derince hayranlıkla izliyordu. Dizlerini yatağa doğru getirmesiyle iki el omuzlarındayken başının yastığa denk gelmesini sağlamıştı ve yalnız gibi değil de yine aynı yastığa baş koymuş gözlerinin içine bakıyordu. Elinden bir an olsun ayrılmayan omuzları okşandığında ara ara kapanan gözleri mevcuttu. Yavaşça alnından saçlarına devamlı bir biçimde okşarken, şefkatiyle onu çekeceği uykuya hazırlıyordu. Rüzgar'ın başını yastıktan kaldırmasıyla, Güneş geriye doğru yaslanmıştı. Eli saçlarının arasındaydı. Tellerinin bir bir ayırarak aynı yerden kavuşturuyordu. Parmaklarıyla oynaşırken onun tavırlarını seyretmekteydi. Yüzüne, gözlerine yaklaştığında karnındaki sabit duran parmaklarına benzerle hareketsizdi. Birbirlerinin çehrelerini sakince süzmeleriyle alnına yanaşmıştı. Daha öpmesine kalmadan içinden bir şeyler gidiyor, alınıyordu. Çok daha güzelleriyle tebessüm ettiriyordu. Beklediği, bildiği eylemleri yerine getirmesi Güneş'in hoşuna gidiyordu. Hiç olmadığı kadar hoşnuttu. Zaten az önce gözlerine bakarken: ''Hemen şimdi ruhuma küçücük öpücüklerini bırakacaksın; ben sadece uyumuş olmayayım da, huzurlu bir uyku çekeyim diye.'' cümlelerini susarak bağırıyordu.

ONSRAWhere stories live. Discover now