BÖLÜM 23 / ''Ağırlıkla eşit insaf.''

196 2 34
                                    


Merhabalar!

Geldik 23. bölüme umarım seversiniz. ♥️

***

Konduğundan ayrılık meseleydi. Haberlerini bildirmemişken çekilen eyvah kuytularına saklanıyordu. Gizliliği boşuna idi. Köşelerin sonunda umulmadık ancak yakın bir dönüşle kurtuluyorlardı. Yöntemi kapıların ardında kalmadan önündeydi. Ferahça ilerleyen adımlarıyla bu kez araç kapısına gelmiş adımlarını kontrol ediyordu. Elleriyle açabilmek için avuçlarından tuttuğu doluluğu diğer parmaklarıyla kavramıştı. Kulaklarının yeniden duyulan unutulmazlığı anımsadıyordu. Başarabildiği hareketi avucunu dolduran sebebi yeniden başa sarıyordu. Rahatça uyuyabilmek için arka koltuğa geçmeden evdeki eksikleri bildirmişti. Tamamlayış sonrası evin yolunu bitirmek için ön koltuğuna geçmeye hazırlanıyordu.

Vardıklarında maddi getirilerinin çökmüştü. Aslında dış yüzeyde görünen kirlerin temizlendiği yuvaydı. Manevi dokunuşlarının ne olacağı meçhuldü. Rüzgar'ı yerine oturmadan sarsan tonlamanın henüz kopamadan örselenmiş heceleri tırmalıyordu. Elindekiler bırakıldığı üstünlükte dağılırken duyduğundan emin olup olmamak umurunda bile değildi. Aynı aracın bambaşka kapısındaydı. Gitti zannedilen inilti lanet kâbusların detaylarıyla karşı karşıyaydı. Ortak açılımında aslında hiçbirine benzemediğini anlaması uzun sürecekti. Tanınırlığı hiçe sayan şok duygusuzla kalakalıyordu. Hissiyatı kalbini eteklerini buruşturarak çekiştirmesine nedendi.

Bulunduğu alanı yaşadığından şekillendiren Güneş'ti. Üstündeki ter damlacıkları tıkıldığı kapandan süzülüyordu. Gözeneklerinden korkusuzca azat edilirken derisinde ıslaklık bırakmaktaydı. Buruşan kıyafetler uyumluydu. Başlıca dağınık toplanmış saçların firar edişi anlaşılırdı. Dışarıya dair her betimleme gereksizdi. Bilinmeyen yabancı karışmaksızın sürükleniyordu. İniltisi acil çağrılara ulaşmayı deneme gayretiyle farklılık kazanabilirdi. Gelemeyecekleri sevinç boyutundaki kâbusların yerlerini garipsiyordu. Enteresan gelse de görevlerinden ayrılma şansları yoktu. Zıt düştükçe kalıplarına sığmadan fütursuzca fırlıyorlardı. Görünen haricinde hepsini parçalayan vurucu anları savuşturmadan sunmuştu. Orada hoşnut karşılanmayan sahi acı yaraştırması mevcuttu. Değişmeyen şahidin istekleri doğrultusunda ayrılırdı. Hafifçe açık bıraktığı cam temizliğiyle serin havanın huzurunu getiremezdi.

Kasırgaya dönüşürdü. İlkiyle kendi varlığını çekip alarak çiğneyip ufaltmadan yutardı. Zavallı bedenini bir köşeye itende esir alındığı duyguydu. İşittiği iniltiler durgundu. Gürültüyü özleme hakkını tanırsa suskunluğu caydırarak pişman ederdi. Güneş'e bakmadan bedeninden yakınındaki canı ezmemeliydi. Ayağına dokunan parmakları Güneş'in soğukluğundan nefret edemezdi. Haberli ama beklentisizce sahiplendiği sevinçleri okşarken buna rastlamak onu da yıpratmıştı. Müdahalede bulunamadan ayaklarını çekiyordu. Bacaklarını karnına doğru çekerken cılız iniltilerini duyabiliyor, Rüzgar'ın oturabileceği alan genişlerken Uzatılanlarda kırılıyordu. Düzgün sayılır nefeslerini harcamamalıydı. Kapanık uyanışıyla mücadele başlardı. Nefeste son bıçaklanmalardı.

Sunulan zariflik karşısında örnek aldığı yavaş naziklikte Güneş'e yaklaşıyordu. Utanç arasında ikilem yaşamıyordu. Hissettiği ikili kabahat duygusuna çıkabilir diye tedirgindi. Dokunursa suçlu çıkacak olma ihtimali bir ilkti. Görebilmenin, duyabilmenin konuşacakken sessizliğin açısında tıkalıydı. Ne yapması gerektiğini ciddi anlamda düşünmeden durması yanlışa kayan eksiklere dahil değildi. Bilincinin bir tarafı alışkanlıklar kazandığında olası benzer ya da aynı durumlarda uygulaması gerekeni ezbere biliyordu.

Fakat böylesine yükte neyin sorunlarını çözeceğini ikisiyle ilgili hiçbir şey öğrenmemişti. Özünde bilinçsizce onların evreni işaret edememişti. Tüm duyular yetersizdi. Ayarlanmış bir aletin düğmesine basıldığında oyunlarına başlaması gibi yakınlaşan Rüzgar'ın duyguları geçmişinde asılırken bugünün beklenmemiş oluşuyla kopmaktaydı. Henüz açılmazken kapandıkça dönüşemeyen gözlerinin suratındaydı. Baktıkça gönlünde felaketler canlanıyordu. Kaplananlarda tutunmadan parçalanıyordu. Bakışları Güneş'ten uzaklaştığında tuzağa düşenin ama aynı vakitte yaratıcısının gözleri açılıyordu. Kifayetsizlik içerisinde onu derinlikleriyle kabuğundan geçirendi. Algılarını bozarak esas dünyaya uyandığında varlığına dair kalkanlar esneten kâbus...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 09, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ONSRAWhere stories live. Discover now