Ne hediyesi olabilirdi ki?

Açıkçası merak ediyordum. Güray'ın hediye alacağını zannetmiyordum ama Beriz'in dediği şeylerin hepsi de Güray'a çıkıyordu.

Beriz ile beraber fala devam ederken bahçenin dış kapısının sesi kulaklarıma doldu.
Birkaç dakika sonra evin kapısı açıldığında Ateş ve Güray içeriye girmişti.

İkisi de bir şeyler konuşmadan ayakkabılarını çıkardılar ve ayakkabılığa yerleştirdiler. İkisi de  ağır adımlarla salona geldiler.

İkili koltukta biz oturduğumuz için onlar da karşı karşıya oturdular.

Beriz bittiğine dair bir şeyler söylerken sehpanın üstündeki fincanları aldı ve bana göz kırparak mutfağa doğru ilerledi.

Güray'a baktığımda bir şeyler düşünüyordu. Cesaretimi biraz toplayabilsem, onunla özel konuşmak istiyordum.
Beriz ve Ateş kendi aralarında sohbet açarak ortamın sessizliğini bozdular.
Ben Güray'a baktığımda göz göze geldik.
Geldiğinden beri bana bakması normal değildi.

Bugün otuz bir Aralık yani yılbaşıydı.

Yılbaşını kutlamak sadece hayatımdan bir yılın gitmesi ve o yılların da ne kadar kötü olduğunu bildiğimden ötürü böyle şeyleri kutlamak içimden gelmiyordu.

Saat 10.30'u gösterirken Beriz koltuktan kalktı ve bana dönerek mutfağın kapısını gösterdi.

Oturduğum koltuktan kalktım ve Beriz'i takip ederek İkimiz de mutfağa geçtik.

Beriz dolaptan birkaç malzeme çıkardığında yıkanacak olan malzemeleri seçip bir güzel yıkadım. Beriz'e yıkadığım malzemeleri uzattıktan sonra masa düzeni için ondan onay istedim.
O da onay verdiğinde  masayı güzelce hazırladım.
Beriz'in bana sonradan verdiği bir kaç eksiği de tamamladıktan sonra Güray ve Ateş'i mutfağa çağırdım.

Herkes mutfağa giriş yapmıştı. Herkes kendi yerlerine geçerken anahtar sesi kulaklarıma dolmuştu.

Kağan'ın tam zamanında gelmesi beni çok mutlu etmişti. Çünkü onu tam  olarak göremiyordum ve bu kendince güzel olan bir anda da hep beraber olmak beni sevindirmişti.

Kağan bizi selamladıktan sonra odasına çıkmayıp direkt Ateş'in karşısına oturdu .
Bizim göremeyeceğimizi düşündüğü kaş göz işaretini Ateş'e doğru yaptı.

Ateş anladığına dair bir bakış attığında Güray'ın kulağına eğildi ve sessiz sessiz bir şeyler söyledi.

Güray, Ateş'i onaylayıp Kağan'a dönmüş, sırıtıyordu.

Onlar konuşurken aklımda bir sürü soru türedi. Bu soruları bu masada sormamayı  tercih ettim. Kaşığımı alıp yemek tabağıma bir şeyler doldurdum.

Yemek faslı, güzel bir sohbet ile geçtikten sonra Beriz ile ben masayı toplayıp mutfağa çekidüzen verdik.

Buzdolabını açtığımda içki şişeleri ve bir kaç abur cuburun olduğunu gördüm.

Güray'ın yılbaşını kutlayacağı bana göre şaşırtıcı bir durumdu.

Saat 11.56'yı gösterdiğinde Ateş hemen içkileri hazırlamış, Beriz'de çerezleri kaseye dökmüştü.

Saniyeler kadar herkes ayağa kalkmış, 10'dan geriye doğru saymaya başlamışlardı.

2020'ye arkadaşlarım ile birlikte girdiğime inanamıyordum.
İlk Beriz'e sarıldım ve onu öptüm.

Ateş'in "Mutlu yıllar Elmas" diye bağırarak söylemesine kahkaha atıp bende aynısını Ateş'e de söyledim ve ona sarıldım.

Kağan benden uzak olduğu için Güray'ın yanından geçtim ve Kağan ile el selamlaşmamızı yapıp ona da içten bir şekilde sarıldım.

En son sarılmadığım Güray kalmıştı. Yavaştan yanaklarım kızarmaya başlamıştı.

Nasıl sarılcağım  diye düşünürken Güray, Kağan'ı biraz öteye doğru itti ve benim önüme geçti.

Kendisi de biraz utanmış olacak ki gözlerini benden çekip halıya doğru indirdi. Derin bir nefes aldığında ne diyecek diye merak etmiştim. Sonunda konuşmaya başladı;

-Mutlu yıllar Elmas.

Ben de ona cevap verdim;

-Mutlu yıllar Güray.

Kollarını açtığında biraz durdum.
O an sanki evime giriş yapıyormuşum gibi hissediyordum.

Sarılmamız bittiğinde Güray, Ateş'e "poşeti getir artık Ateş." Dediğinde Beriz direkt bana doğru bakmıştı.

Anlamadım bakışlarımı da  attıktan sonra Ateş, elinde tuttuğu poşeti açarak, siyah küçük kadife bir kutuyu eline almış, buraya doğru getiriyordu.

Beriz'e aldığı için mutlu olmuştum.
Güray'a verdiğinde şaşırdım ve Beriz'e bu sefer ben dönüp baktım.
O da anlamış olacak ki tekrar bana baktı ve omuzlarını bilmiyorum derecesinde kaldırdı.

Güray beni yanına çağırdığında Beriz alttan alttan gülmeye başlamıştı.
Güray vakit kaybetmeden konuşmaya başladı;

-Ne kadar kötü tanışmış olursak olalım, hayatımdan bir parça oldun. Senin hayatının, benim hayatımda  bir yerinin olacağı kesinlikle aklıma   gelmezdi. Sen de bizim için bir aile üyesisin, artık ailemizsin.

Bu cümleler Güray'dan mı çıkıyordu?
Kadife kutuyu açtığında ucunda kar tanesi olan bir kolye çıkarmıştı.

Takmadan önce yüzümü inceleyip tekrar konuşmaya başladı;

-Kışımı yaza çevirdiğin için sana teşekkür ederim.

Kışımı yaza çevirdiğin için...
Bu cümle beni bitirmişti.

Arkamı ona dönüp saçlarımı topladım. Boğazlı kazağımın üzerinde beyaz, parlak bir şey gördüğümde taktığını anladım.

Kağan'ın bu kadar romantiklik yeter hadi içmeye diye bağırdığı için hepimiz gülüştük ve mutfağa tekrar geçtik.

İçkiler içiliyor, güzel muhabbetler dönüyordu. En önemlisi herkes, kısa süreliğine de olsa mutluydu.

Yeni yılımı Güray ve arkadaşlarım  geçirdiğim için çok mutluydum.

"Kalbim sar'hoştu. Beynim artık mantığımı kaldıramıyor, kalbimdeki duygulara destek veriyordu. Kalbim Güray'a sarm'aşık, beynime ise sarhoştu.

2020'nin ilk bölümü geldi 🍻

Merhaba Siyah ailesi nasılsınız? Ben çok iyiyim, sizler de çok iyisinizdir.

Not; Hikayelerin uzunluğu kısa olduğu için bazı yerlerinde düzeltme mevcut. Kafanız karışmasın. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.

Arada kesinlikle bir iki bölüm atarım

Sizi seviyorum 🦋

SİYAHDonde viven las historias. Descúbrelo ahora