3- Oda

288 77 383
                                    

"Her zorlu yolda yürürken tökezlersin o yüzden düşmemeye dikkat et"

Elbiselerimin hepsini büyük valize yerleştirirken günlüğümü de unutmadan aldım.  Valizimi açarken bile görülmeyeceğini düşündüğüm, en ucra yerine yerleştirdim.

Valizim tamamen hazır olduğunda kapıda bekleyen Kağan'a soğuk bir ses tonum ile odaya çağırdım. Kağan'ın adım sesleri gittikçe yaklaşırken odama son kez baktım.

Odamdaki beyaz nevresimli yatağım, sağ tarafında bulunan üç çekmeceli komodinim, karşıya baktığımda ise büyük gardropum, gardropumun sağ tarafındaki aynam, hemen onun yanında duran ahşap yapım olan masam... Hepsine tek tek baktım. Hepsini özenle tek tek inceledim. Derin bir nefes aldım ve Kağan'a döndüm.

Kağan elimdeki valizi aldığında bana doğru döndü. Ona birkaç dakika daha fazla vermesini söylediğimde,  evimi son kez gezdim.

Salonumdaki küçük televizyonum, gri koltuklarım, koltuğumun yanında duran cam masam, biblolarım, duvarda asılı duran tablom... Son kez göz gezdirdim.

Kağan, ben evi gezerken dışarıya çıkmıştı. Valizi arabaya yerleştirmişti.  Onu camdan gördüğüm kadarıyla, arabanın yanında bekliyordu.
Evin kapısından dışarıya çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra anahtarları cebime atıp arabanın yanına doğru adımladım.

Arabanın kapısını açıp koltuğa oturduğumda, burnuma deri koltukların kendine has kokusu geldi. Arabanın kokusu, kendi kokumu bastırırken, benim de hemen duş almam gerektiğini kendime hatırlatıp bu konuyu kapattım. Kağan arabayı çalıştırdıktan sonra vakit kaybetmeden yola çıkmış, gideceğimiz eve doğru istikametini almıştı.

Kafamdaki senaryolar kendini şimdi belli ederken, durumu daha yeni yeni anlıyordum. Bazen yaşadığımız  kötü olaylar yüzünden aklımızı kaybedebiliriz. Bende aklımı bir anlığına kaybettiğim için, anlama yeteneğim arabaya bindiğimde ki sessiz bir ortamdan dolayı, daha yeni yeni kendini belli ediyordu.

Arabadaki sessiz ortamdan dolayı sıkılmış, soracağım sorular üzerinden de "acaba sık boğaz eder miyim?" Diye düşünüyordum.

Soracağım soruların cevaplarını alamadığında  "ne kaybedeceksin" diye kendi kendimi motive ederek konuşmaya başladım;

-İznin olursa Kağan, sana birkaç soru sormak istiyorum.

Kağan kaşlarını kısa bir anlığına çatsa da, daha sonra kafasını sallayarak beni onayladı.

- Neden hepiniz Tanrus ile çalışıyorsunuz?

"O, annem ile babamı para karşılığında kandırmış. Bir  kaç yıl sonra ise annem Tanrus'un baskılarına  dayanamayarak intihar etti.
Babam, annemin ölümünden sonra akli dengesini yitirdi. Akıl hastanesinde yatıyor. Eğer onunla çalışırsam babamı göstereceğini söylemişti, bende salak gibi inanmıştım."

- Peki Ateş, Ateş kim? büyük patronunuz ile akraba falan mı?

-Büyük patron dediğin kişi, tahmin ettiğim kişi ise ismi Güray. Evet Ateş ile kardeşler,  bunu sadece biz biliyoruz ha birde artık sen de biliyorsun.

- Peki, Beriz ve sizler kaç yaşındasınız? Çok mu soru sordum? Açıkçası çok  merak ediyorum.

Kağan'ın tebessümü sayesinde ben de güldükten sonra Kağan herkesin yaşını söyledi.

"Beriz yirmi üç, Kağan yirmi altı, Ateş yirmi dört, Tanrus yimi dokuz, Güray ise yirmi beş yaşındaydı."

Kalacağım evi sonunda camdan gördüğümde, Kağan beni demir  kapının olduğu yerde indirdi.
Kendisine ayrılmış otoparka arabasını park etti.
Kağan valizimi bagajdan çıkararak sürükleye sürükleye yanıma doğru yürümeye başladı.

SİYAHحيث تعيش القصص. اكتشف الآن