35- Geçmişin İzleri

51 40 5
                                    

"Ruhum çıkacak gibi ağladığım zamanlarda sen yoktun."

Bazen en iyi seçim, vazgeçmektir.
Çünkü insan yalnızlığı en çok, yanındaymış gibi davrananlardan öğrenir.

Sizi üzen bir insana fırsat verdiğinizde, o her zaman onu yapmaya devam edecektir. O fırsatı vermemek için bazen o kişiden uzak durmanız gerekecektir.

Uzak durmak, uzak durulmak boşlukta hissedilse de bazen kafamızı toparlamak için bize verilen en büyük ödül de olabilir. Uzak durmak ile uzak durmayı sanmak arasındaki inci çizgiyi kaçırmamak gerekir.

Baş ağrısı ile birlikte uykumu da tam olarak alamamış bir sabahla uyandım. Bu sabahın erkenden bitmesi için şimdiden yatağımda dakikalar hatta saniyeler sayıyordum.

Yataktan kalkıp banyoma doğru ilerlerken, dalgınlığıma gelmiş  olacak ki birkaç yerimi, nereye çarptığımı dahi bilmediğim eşyalara çarpmıştım.

Çarpmalarımı umursamadan musluğu açtım ve soğuk suyu avuçlarıma doldurdum. Birkaç kere yüzüme çarptığımda az da olsa kendime gelebilmiştim.

Banyodan çıkıp merdivenlerden aşağıya doğru dikkatle inmeye başladım. Dikkat etmem gerekiyordu ki tekrar bir yerlere çarpmamalıydım.

Merdiven inme serüvenim tamamlandıktan sonra mutfağa doğru adımlarımı yönlendirdim.

Kettle'ye  suyu koyduğumda kaynamasını beklerken, dolaptan papatya çayını çıkardım. Her zaman ki bardağımın içine çay paketini de koyduktan sonra suyun kaynamasını bekledim.

Bu zaman zarflarında enerjimin yerine gelmesi ve en önemlisi sakin kalmam gerektiğini bildiğim için Papatya çayı içiyordum. Gerçekten işe yarıyordu.

Papatya çayım hazır olduktan sonra salona doğru yürümeye başladım. Koltuğuma oturmadan önce sehpanın üzerindeki kumandaları yanıma aldım. Yerime yerleştikten sonra televizyonu açtım.

Televizyonda dolanırken müzik kanalında durdum.  Evde hep bir şeyler  denediğim için ev hiç düzgün kalmıyordu. İş başa düştü diye düşündükten sonra papatya çayımı bitirdim ve mutfağa doğru tekrar yola koyuldum.

Evin bana göre acil toparlanması gerektiği için, ilk başta mutfağı topladım ,masayı sildim, bulaşık makinesinde olan birkaç bardak, çatal ve tabakları da yerlerine yerleştirdikten sonra kirlileri tekrar makineye dizdim.

Mutfaktaki işim bittikten sonra, kaldığım odaya doğru yol aldım.

Odama geldiğimde aslında fazla bir şey yapılmayacağını kendime hatırlattıktan sonra, neler yapabileceğimi düşündüm.

Yatağımdaki çarşafları özenle çıkartıp banyodaki kirli sepetine koydum.

Temizlik odasına doğru yol aldım.   Odama geldiğimde süpürge makinesinin fişini taktım. Odayı bir güzel süpürüp daha sonra sildim ve makyaj masasının da tozunu aldığımda, odamın işim bitmişti.

Diğer odaları da aynı şekilde yaptıktan sonra etrafa bakındım.
Hem ev tertemiz olmuştu hem de biraz kendime vakit ayırabilmiştim.

Telefonum çalmaya başladığında mutfağa doğru ilerledim ve masadaki telefonumu elime aldım.
Ekranda Ateş'in beni aradığını gördüm.

"Güray'a bir şey mi oldu?" Diye düşünürken iç sesim hemen devreye girdi.

"Hani Güray Kaya'yı tanımıyordun?"

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin