13- Alışkanlık

Start from the beginning
                                    

Gök gürültüsünü sevmeyen tek kişi bu evde oydu.

Ona izin verdikten sonra yatağın en ucra köşesinde kıvrıldı ve kafasını yastığa gömdü. Gök gürültüsü sesinden uzaklaşacağını düşünüyordu. Uykumun arasında buna gülmek istesem de gülemedim.

Bu halini aklıma kazımak için başını göğüsüme çektim. Beraber uyumaya başladık.

Sabah yanımda yoktu. Yataktan kalktım ve banyoma gidip dişlerimi fırçaladım, birbirine karışmış olan saçlarımı ellerimle açmaya başladım.

Odamdan çıktıktan sonra merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Salona geldiğimde salonda kimse yoktu.
Mutfağa bakmak aklıma estiğinde ağır adımlarım ile mutfağa doğru yürümeye başladım.

Elmas salonda ya da mutfakta yoktu.

Kendi odasında olma düşüncesiyle mutfaktan çıktım. Merdivenlerden yukarıya doğru adımladım. Odasının kapısını tıklattım.
Ses gelmediğinde duş alıyor olabileceğini düşündüm.

Kapıyı hızla tekrar tıklattığım da kapı kendiliğinden açılmıştı.

"Elmas" diye seslendim.

Ses gelmeyince odasından çıktım. Elmas'ın odasının çaprazındaki odaya  hemen daldım . Beriz'in odasına girdiğimde Beriz, yatağında uyuyordu. Beriz'i rahatsız etmemek için sessizce kapıdan dışarıya çıktım.

Kağan ve Ateş'in odasına bakmak aklıma gelse de bu saatte onların yanına gideceğini düşünmediğimden o düşünceyi bir kenara bıraktım.

Neredeydi? Nereye gitmişti? Başına bir şey mi gelmişti?

Böyle düşünmekten kafayı yiyeceğimden dolayı Beriz'in odasına tekrar girip bu sefer Beriz'i uyandırdım. Beriz sesimin sertliğini duyduğunda yattığı yerden aniden doğrulmuş, bana endişeyle bakıyordu.

Kağan ve Ateş'i Beriz'e sorduğumda bilmediğini söyledi. Onları arayacağımı söylediğimde Beriz yattığı yerden kalkıp yanıma doğru adımladı. Beriz kaçtığını söylese de Elmas kaçmazdı. Bana göre bize alışmıştı. Bunları düşünürken Beriz yüzüme baktı. Ben de ona bakıp ne söyleyeceğini beklemeye başladım.

Kısa süre içerisinde Beriz konuşmaya başladı;

-Belki bir eksiği falan vardır markete gitmiştir. Hem market  sizin de bildiğiniz üzere eve yakın. Elmas eve birazdan döner, diye düşünüyorum.

-Benden izinsiz hiç bir yere gidemezsiniz anladınız mı? Ne eksiğiniz varsa bana söyleyeceksiniz ben alacağım, bu konuda anlaştığımızı zannediyordum,öyle değil mi?

Beriz'in dediği market ev ile on dakikalık mesafedeydi. Hemen merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Salondan içeriye girip dış kapının olduğu yere geldim. Ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp giyindim ve kapıyı açıp dışarıya çıktım.

Elmas Yakan anlatımıyla;

Aldıklarımın hepsini kasaya götürdüm. Sıra bana gelince kasiyere parayı ödedikten sonra "kolay gelsin" dedim. Dolmuş olan poşetlerin sapını sıkıca kavrayıp hızlıca marketten dışarıya çıktım.

Adımlarımın yanında atılan adımlar beni tedirgin etse de marketten alışveriş yaptığını, belki bizimle aynı mahallede oturduğunu düşündüm.

Evin oradaki yokuşu gördüğümde adımlarımı hızlandırdım. Ellerimdeki poşetlerin ağır olmasını unutmuş, arka  tarafımda yürüyen adamın beni gerçekten takip ettiğini anlamıştım.

Yokuşu hızla çıktığımda sinirle bu tarafa gelen Güray'ı görmemle o yokuşun sonunu resmen koşarak çıktım. Elimdeki poşetlerini  yere bırakarak ona sarıldım.

Ellerim onun belindeyken onun elleri yandaydı, bana  sarılmamıştı.

Ellerimi onun belinden çekerken kızgın bakışlarını gördüm. Nasıl söyleyeceğimi bilememiştim. Arkamı döndükten sonra ağacın altında gördüğüm gölgeyi ona söylemek zorundaydım.

-Güray, ağacın altında bir adam var. Beni marketten buraya kadar takip etti. Kısacası takip ediliyoruz. Eve gidelim.

Güray Kaya anlatımıyla;

Yokuşu çıkmaya çalışan birisi vardı. Uzaktan da olsa görünen o ki çok endişeliydi.

Adımlarını hızlı hızlı atan kişinin bu tarafa her yaklaştığında Elmas'ın olduğunu fark ettim.

Yanıma tamamen yaklaştığında ellerindeki poşetleri bir kenara atıp bana sarıldı. Benim de ona sarılacağımı düşünmüş olacak ki biraz bekledi.

Sarılmak istesem de ona kızgındım. Ağzını açıp kapatıyor, bir şeyler söylemek istiyordu. Yüzüne baktığımda endişesi rahatlıkla gözlerinden okunuyordu.

Elmas'ın "Takip ediliyoruz Güray" demesi ile  yerdeki poşetleri alıp hızla eve doğru yürümeye başladık.

Eve vardığımızda benim ellerim dolu olduğundan kapıyı Elmas çaldı.

Birkaç dakika sonra Beriz açtı ve elimdeki poşetlere baktı. Elimdeki poşetleri elimden aldı.

İçeriye geçtiğimizde salona doğru yürümeye başladım.
Elmas mahcup olmuş bir şekilde bana bakarken,konuşmaya başladı;

-Bana kızgın mısın Güray?

-Sana tabiki kızgınım Elmas. Kimseye bir şey demeden nasıl gidersin?

-Sabah erken uyanınca kahvaltı hazırlamak için mutafağa indim. Ama dolapta hiçbir şey yoktu. Bende hava almak için, biraz da bacaklarım açılsın diye markete gittim.

Açıklamasında bir sorun yoktu.

-Seni kim takip etti?

-Beni takip eden kişi yokuşu bitirdikten sonra ortaya çıktı , yüzünü tam göremedim ama benim aklım hep Tanrus'a doğru kayıyor .

Tanrus, Kendi yaptığı durumları temizlemek için ilk önce Elmas'ın annesini kullandı, tatmin olamayınca da Elmas'ı benden koparıp, yaptığı olayları tamamen temizleyeceğini düşünüyordu.

Bu düşüncelerimi ayıran şey, tekrar Elmas'ın konuşması oldu. Onu dinlemeye başladım.

-Ev adresini falan biliyor olmasın ?

Korkarak sorduğu soru çok mantıklıydı.

Nedenini bilmiyordum, bilsem de bir şey değişmeyecekti. Ona bilmiyorum dedikten sonra onu incelemeye başladım. Yüzünün her çehresine baktığımda şunu anladım. ben Elmas'a baya baya alışmıştım.

Alışkanlık; Bir eşyayı  ya da bir kişiyi elde ettikten sonra, seni kendine bağlıyorsa eğer o zaman bir daha asla ondan kopamazsın.

Alışkanlık; Seni seninle bağlayan,seni düzene sokan bir duygudur.

Alışkanlık; iki insan arasında olmaz. İlk önce kalpler bir araya geldiğinde birbirlerine ısındıysa, yanında kim olursa olursa olsun o kişiyi istiyorsa eğer o zaman birbirinize tam anlamıyla alışmışsınız demektir.

Selam 🖤

Not: Okuyan arkadaşlarım  lütfen nasıl gittiğini yoruma yazsınlar. Sizin önerileriniz nelerdir? Yorumlarda buluşalım👈🏻

Şimdiden teşekkür ederim 🙏

Sizi seviyorum💜

İyi geceler, iyi okumalar🌌

SİYAHWhere stories live. Discover now