Güzel olan Ekim Tözün değildi.

Güzel olan Rüyaların Kızı değildi.

Güzel olan sevdiği adamın sevgisiyle sarıp sarmalanmış olan yaralı ruhtu.

***

"Ne zaman çıkabilirim?"

Ekim saçlarının arasında dolanan parmaklar sayesinde sakin olsa da, artık gitmek istiyordu. Burada geçirdiği her saniye kadına yıllar önce yaşadıklarını hatırlatıyordu ve yeniden hemen hemen aynı sebep yüzünden burada olmak sinir bozucuydu.

"Birkaç gün daha gözetim altında kalmanız gerek. Zor bir ameliyattan çıktınız ve eğer tavsiyemi almak isterseniz psikologla da görüşmelisiniz."

Yatağının sağındaki koltukta oturan Yunus baya, Canere, Nazan Tözüne ve ayakta durmuş yorgun gözlerle kendisini izleyen Arafa sırasıyla baktıktan sonra saçlarını okşayan adamın elini tutup "Henüz değil," diye mırıldandı. Çağatayın varlığı herkesten daha çok güç veriyordu.

Doktor odayı terk ettikten sonra Çağatay saatlerdir yaptığı gibi kadının yanına oturup elini ellerinin arasına aldı. Bir an olsun yanından ayrılmak istemiyordu. Gözlerini üzerinden ayırsa Ekim çekip gidecekmiş gibi korkuyordu.

"Kızım, zamanı olmadığının farkındayım ama baban kapının önünden ayrılmıyor."

Ekim dalgınlıkla "Gelsin," dediğinde Çağatay merakla kaşlarını kaldırdı. Kadının ailesine olan kırgınlığını en iyi bilenlerden biri olarak kararını anlamamıştı. Görüşmemelilerdi. Ekim de onun engel olacağını tahmin etmiş gibi elini sıkmıştı. Yüzleşmek istiyordu. Sırayla herkesle yüzleşecek ve sonra aklındakini yapacaktı. Uyandığı andan beri düşünebildiği tek şey buydu.

Yüzünü unutmaya başladığı babası odaya girdiğinde diğerleri onları yalnız bıraktı, döndüklerinde Ekimi daha kötü halde bulmamayı umut ederek. Sadece Araf kapının dışında beklemek yerine yanlarından ayrılmıştı.

Babası kızının yüzüne bakmaya hakkı olmadığı düşüncesi yüzünden bakışları yerdeyken yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Buraya gelmeye karar verdiği andan beri düşündüğü an bu an olmasına rağmen ne yapacağını bilmiyordu. Karşısındaki kişi yıllardır bildiği, gördüğü kızı değildi bile. Kim olduğunu hatırlıyordu. Karısıyla birlikte sık sık gittiği kafede sahne alan kızdı. İlk günden beri güzel bir ilişkileri olan Rüyaların Kızının öz kızı olduğunu öğrenmek... Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin etkisi azalmayacaktı.

"Benimle konuşmak istiyormuşsun."

"Neden yaptın?"

Yaşlı adamın beklenmedik sorusuyla kadının yeşilleri hissettiği acıyla buğulandı. Geçmiş ne olursa olsun acı vericiydi.

"Kaza zamanı neden gelmediniz?"

"Geç de olsa oradaydık, Ekim."

"Geçti çünkü siz geldiğinizde ben kaza yüzünden orada değildim."

Salim Solmaz şaşkınlıkla "Ne?" diye tepki verdiğinde kadın anlatmaya başlamıştı. Kırgınlıklarını daha fazla saklamak istemiyordu. Aldığı nefeslerin bile acı vermesinden yorulmuştu. Gençti. Yaşanan onca şey için de, iki kez ölümle yüz yüze gelmek için de gençti.

***

Kadın adamın ağlamasını daha fazla izlemek istemediği için dudaklarını aralayıp "Yeter," diye mırıldandı. Anlatmaya başladığından beri Salim Solmaz ağlıyordu ve bu bir yerden sonra sinir bozucu olmaya başlamıştı. "Ağlamana, pişman olmana ya da özür dilemene ihtiyacım yok. Gerek de yok zaten. Artık senden hiçbir şey istemiyorum. Yalan söylediğimi düşünebilirsin ama emin ol samimiyim. Ailesinden sevgi bekleyen Ekim değilim. Büyüdüğümde yoktunuz. Anneannem öldüğünde yoktunuz. Nişanımda yoktunuz. Kaza geçirdiğimde yoktunuz. İntihar ettiğimde yoktunuz. Hayatımla ilgili yaptığınız tek şey şirketinizle birlikte vermekti, o da bana yine ölümü getirdi." Adamın omuzları her kelimeden sonra biraz daha çökse de, durmadı Ekim. Duramazdı artık. Ona yapılanların yanında şu an yaptığı konuşma hiçbir şeydi. "Sana asla "baba" demeyeceğim. Asla da seni sevmeyeceğim. Bittiniz artık bende. Lütfen sadece hayatımdan uzak dur. Şimdiye kadar yaptığın gibi görmezden gel. Bırak, sizi ve yaşattıklarınızı hatırlamadan yaşamaya devam edeyim. En azından buna izin ver."

"Sadece veda etmemi istiyorsun."

"Veda bile etmeden git. Lütfen," diyerek arkasını dönüp gözlerini kapattı. Gideceğini biliyordu. Tam da dediği gibi veda etmeden gidecekti. Bu yüzden rahatlıkla izin verdi gözyaşlarına akmaları için. Ekim Solmaz ölene kadar nasıl hissettireceğini bilmeyeceği şeylerin ne olduğunu biliyordu artık. Annesiyle babasının kollarının nasıl hissettirdiğini bilmeyecekti. Ailesinin saçlarını okşaması nasıl bir şey bilmeyecekti. Sevgi sözcüklerine yabancı olacaktı. "Kızım" kelimesinin anlamını bilmeyecekti, "anne" ve "baba" kelimelerini bilmediği gibi. Salim Solmaz tarafından kapanan kapı bunu bir kez daha anlamasını sağlamıştı.

***

Genç kadın parmağını dişlerinin arasına almış acısını geçirebilirmiş gibi ısırıyordu. İlk kez kimsesizliği kendisi seçmişti. En azından o öyle sanıyordu. Ta ki saçlarının arasındaki parmakları hissedene dek. Kim olduğuna bakmadan, gözlerini bile açmadan sıkıca sarıldı yanı başındaki adama. Ev gibi kokan adama...

Araf Ekimin babasıyla yüzleşmesinden geriye enkaz kalacağını bildiğinden en yakındaki alış veriş merkezine gidip yıllar önce kullanmayı bıraktığı parfümü almıştı. Anneannesi öldükten sonra Ekimin hayatı kabuslarla geçiyordu ve her zaman olduğu gibi acısını tek başına yaşıyordu. Nişanlısına bile bahsetmemişti. 

Ta ki genç adam eve gelmeyeceğini söylediği bir gece ilaçlarını almadan uyuyana kadar. Uyuşukluk hissinden kabus görmeyi göze alacak kadar nefret ediyordu. Araf eve geldiğinde sevdiği kadının çığlıklarını duymuştu. Ekim kabusundan zorlukla uyanmış ve ana odaklanamamıştı. Arafın genç kadına ev olduğu gün de o gündü işte. Onu gerçekliğe getiren kokuyu içine çektiğinde "Ev gibi kokuyorsun," demişti ve Araf bir daha parfümünü değiştirmemişti. Sevdiğini terk etmek zorunda kaldığı güne kadar.

Ekim Tözün yıllar sonra yeniden ona ev olan adamın kollarında ağlarken "Hala ev gibi kokuyorsun," diye fısıldamıştı onları izleyen Canerin varlığından habersiz. Tözün ne yaparsa yapsın doğru kişi olamayacağını düşünüyordu. Ekimin yalnız kalmak isteyeceğini düşünerek dakikalarca onu acısıyla yalnız bırakmasına karşı Araf ilk andan beri kadının neye ihtiyacı olduğunu bilerek hareket etmişti. Ekimi tanıyordu. Öylesine de değil. Onun kalbini biliyordu. Canerin bildiği tek şey ise ruhunda açtığı yaralardı. Fazlası olmayacak gibiydi...

Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın. Emeğe saygı duyup değerlendiren herkese sevgilerle...♥

{Tamamlandı} Çirkin AşkıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon