༄21

2.4K 213 312
                                    

Gözyaşlarımı tuta tuta, geldiğim gibi geri döndüm kamp alanına. Herkes dönmüş, yaktıkları ateşin çevresinde oturuyordu. Hiçbirine bakmadan koşa koşa çadırıma geçtim. Fermuarımı çektim ve çadırın en köşesine oturup kollarımı dizlerime sardım. Şuan tek isteğim burdan bir an önce evime geri dönüp, bağıra bağıra ağlamaktı. Gerçi şuan da bağıra bağıra ağlıyordum ama, olsun.

Kalbimi bu denli acıtan şeyin ne olduğunu hepimiz biliyorduk. Ama ben yeni yeni kabulleniyordum. Saçma sapan düşüncelerimden telefonuma gelen bildirim sesiyle çıkmayı başardım. Umarım bilinmeyendir, diye geçirdim içimden. Çünkü şuan bana iyi gelecek tek kişi o'ydu.

"
Bilinmeyen: Çadırından ne zaman çıkacaksın?

Bilinmeyen: Yüzünü görmek istiyorum, ağladığın halde.

Bilinmeyen: Sen ağlarken de güzelsin.

Bilinmeyen: Hem,

Bilinmeyen: Neden ağladın ki?

Nefes: Az önce iğrenç bir şeye tanık oldum diyelim.

Bilinmeyen: Konuyu çok açmak istemiyorsun, anladım.

Bilinmeyen: Zorlamayacağım. Ama,

Bilinmeyen: Sarılmaya ihtiyacın olursa hep yanındayım.

Bilinmeyen; Bunu unutma olur mu?

~

Kısa olduğu halde anlamlı olan bölümlerden 👅

Sarı Ojeli'm ||TEXTİNG||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin