Kaçırma

13.8K 670 144
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Telefon çekmeyen yerdeyim ve sırf sizler için bölüm yazdım.

Asafın kiraz getirmesini beklerken öylece koltukta uyuyakalmışım. Tabi uyuya kaldığımı sabah Zeynepin şarkı söylerek odaya girmesinden anladım. Uykumun en güzel yerinde sıçrayarak uyandım ve boş gözlerle etrafa baktım. O kadar saat geçtiği halde Asaf gelmemiş miydi?

"Asaf geldi mi?" Belkide eve gelmiş ve sabah erkenden tekrar çıkmıştır diye ümit ettim. Zeynep koltuğun yastıklarını bir birine vurmayı bırakıp bana doğru dönüp öyle beni cevapladı.

"Yok akşam en son senin yanında gördüm dahada görmedim. " dudak hareketlerinden anladığım kadarıyla ortaya böyle bir cümle çıkmıştı. İçime aniden nüfus eden huzursuzluk ile oturduğum koltuktan kalktım.

"Ben gidip Asafa bakıyorum. " sesim kulaklarıma ulaşmadığı için Zeynep sesimi duydu mu bilemedim. Dış kapıyı kendime doğru çekmemle Asafın baygın bedeni ayaklarımın önüne düştü. Yüzü gözü kan içinde kalmış yüzünün bazı yerleride şişmişti. Elimi ağzıma kapatıp çığlık attım. En azından ben öyle tahmin ediyorum. Hızla Asafa doğru eğildim ve kapalı gözlerine baktım. Nedense bunu yapanın kim olduğunu biliyorum. Yakup hırsını alamayıp Asafı dövmüştü. Tabi eminim ona bu konuda yardım edende olmuştur.

"Asaf. " seslenmeme rağmen hala tepkisiz yatıyordu. Bu arada Zeynepte yanıma gelmişti. Yine kendimle birlikte belayıda getirip sevdiğim adamın üstüne musallat etmiştim. Zeynep Asafın ellerinin arasında sımsıkı tuttuğu poşeti alıp içini açtı. Bir çoğu ezilmiş olan kirazlar gözüme çarpınca gözlerim doldu. Bu adamı hak etmek için nasıl bir sevaba girdim. Parmak uçlarım ile kurumuş kanların üstünde gezintiye çıktım. O kadar aşermeme rağmen kiraz bile dikkatimi dağıtamadı. Ben Asafın başında beklerken Zeynepte içeri gidip su ve temiz bezle geri geldi. Bu arada kapının önünden geçen meraklı köylüler içeriye uzun uzun bakıp öyle gidiyorlardı.

"Sen Asafın yaralarını temizle benim ufak bir işim var. " biraz bağırmış olmalıyım ki Zeynep ilk önce irkildi sonrada yüzünü buruşturarak benden uzaklaştı. Dudakları habire hareket ettiği halde umursamadım ve hızla ayaklanıp evi terk ettim. Yakupla ciddi bir konuşma yapmanın zamanı geldi de geçiyor. Yoldan geçen herhangi birini durdurdum.

"Yakup nerde biliyor musun?" Henüz on beş yaşlarında yüzü sivilce dolu olan çocuk eliyle çenesini kaşıdı.

"En son çeşmenin önündeydi. " dudaklarını zorda olsa okumuştum. Çocuk dudaklarına bakmamı yadırgasada sesini çıkarmadı. Oda haklı sapık gibi gözlerimi dudaklarına dikmiştim. Sinirli ve büyük adımlarla çeşmeye doğru giderken çoktan su doldurmaya gelen kızlar gözüme çarptı. Anlaşılan kendine başka kız bulmak için buralarda sürünüyordu. Çeşmenin karşısında oturan erkekler beni görünce ayaklandı. Üstlerine kızgın boğa gibi gidince eminim korkmuşlardı.  Yakupun bakışları ile karşılaşınca mümkünmüş gibi dahada kaşlarımı çattım.

"Nasıl olurda kocamı vurdurtup kapının önüne bırakırsın. Sana defalarca söyledim. Seni sevmiyorum. Seni istemiyorum. " boğazıma giren ağrı ile duraksadım. Bu arada Yakupun dibine geldiğim için durmak zorunda kaldım. Yakupun yüzü düşerken bana bir adım daha geldi. Benim aksime gayet sakindi.

"Ama ben seni seviyorum. Seni isteme sebebim saçma erkeklik hormonları yüzünden değil. Tam tersi kalbim senin için attığıdan. Asafla evlendirilirken gelip engel olmak istedim ancak korktum beni reddetmenden çok korktum. " uzun bir cümle kurduğu için dudaklarından başka hiçbir yere bakamamıştım. Yakupun dedikleri ile buraya gelirken sinirden kabaran bedenim aniden söndü. Sevgi ve aşk kavramı beni etkileyen iki duygu olduğu için dönüpte laf söyleyemedim.

ŞEHİRLİ-2 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now