32. BÖLÜM

15.2K 719 153
                                    

Derin hocayı dinlerken dersin bir an önce bitmesi için dua ediyordu. Adam resmen üç dersi ara vermeden işliyordu. Tam bir buçuk saattir dersteydi ve artık beyni erorr veriyordu. Hocanın anlattıklarından hiç bir şey anlamıyordu.  Ama yine de not almaya devam etti. 

Biraz sonra nihayet hoca dersi bitirdiğinde derin bir oh çekti. Kitaplarını toplayıp çantasına koyduktan sonra çantasını koluna takıp çıktı okuldan. Otobüs durağına geldiğinde kısa bir bekleyişten sonra gelen otobüse bindi. 

Boş bir yere oturduğunda akşama ne yemek yapsam diye düşünüyordu. Yiğit son zamanlarda abisiyle tuttukları mekanda çalışıyordu ve çok yoruluyordu. Ona sevdiği yemekleri yapmak istiyordu. En son karnıyarık yapmaya karar verdi. Ama bunun için alışveriş yapması gerekiyordu. 

İneceği yere geldiğinde düğmeye bastı. Otobüs durunca inip yürümeye başladı. Mahalledeki süper markete gidip eksik malzemeleri aldı. Her şey hazır olunca da eve doğru ilerlemeye başladı. 

Eve geldiğinde elindeki malzemeleri mutfağa bıraktı. Ardından da odaya çıkıp güzel bir duş aldı.  İşleri bitince mutfağa gelip yemek hazırlamaya başladı. İki saatin sonunda yemekler hazır olunca sofrayı da kurdu. Her şey hazır olduğunda kapı da çaldı. Derin hemen gidip kapıyı açtı. 

"Hoş geldin. "

"Hoş buldum. "

Yiğit içeriye geçip kendini salondaki koltuğa attığında Derin de yanına oturmuştu. Kıyamıyordu onun bu hallerine bir haftadır tuttukları ofisin işleriyle uğraşıyorlardı. O da abisi de çok yoruluyordu. Çünkü kimsenin yardımını kabul etmeyip her işi kendileri yaptıkları için akşam da yorgunluktan ölüyorlardı. 

"Yine çok yordunuz kendinizi değil mi?"

"Bu gün istettiğimiz eşyalar geldi onları yerleştirdik. Sonra belge işleri falan vardı onlarla uğraştık. "

"Bir yardımcı tutun bu kadar yorulmazsınız en azından."

"Olmaz Derin o şirket bizim emeklerimizle kurulup yine bizim emeklerimizle büyüyecek."

"Tamam. Ama seni böyle görmeye dayanamıyorum."

"İyiyim ben sadece yoruluyorum. Hem sen akşam benim yorgunluğumu alırsın. Bu gün bir hafta etti. "

Derin Yiğit'in dediği şeyle gülümsedi. Bir hafta önce regl olmuştu. Ve şimdi Yiğit'in dediğine bakılırsa resmen günleri saymıştı.

"Eee yuh ama yani. Sen gün mü sayıyorsun? "

"Ne yapayım? Tam çalışmalara başladık işimiz yarım kaldı. Bu yüzden zaman kaybetmeden tekrar devam etmeliyiz. Ben bir an önce çocuğumuz olsun istiyorum. "

"Ben de istiyorum ama benim elimde olan bir şey değil ki. "

"Biliyorum hayatım. Ben sadece şaka yapıyorum. Neyse ne yemeği yaptın kurt gibi acıktım."

"Karnıyarık pilav cacık. "

"En sevdiğim üçlü hadi o zaman sofraya geçelim."

Yiğit ve Derin sofraya geçip yemeklerini yedikten sonra beraber sofrayı toplayıp beraber salona geçmişlerdi. Ellerindeki çaylarıyla televizyon izlerken ikisinin de canı sıkılıyordu. Özellikle de Emir doğduktan sonra. Çünkü Eymen ve Asya'nın o tatlı halleri Emir'in evin içinde varlığı bile o kadar güzeldi ki Bunlara özenmekten kendilerini alamıyorlardı. 

Aslında ikisi de ne kadar belli etmemeye çalışsalar bile bir an önce bebeklerinin olmasını istiyorlardı. Yiğit akşam işten geldiğinde kapıyı Derin ve bebeğinin açmasını deli gibi istiyordu. Derin'in de ondan kalır bir yanı yoktu. Derin de bu defa koruyacağı bir bebek istiyordu. Yanından bir saniye bile ayrılmayacağı. 

Kalbim Senin (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin