Bölüm Yirmi Bir : Güneş

3.6K 360 119
                                    

Çin Sarayı'nın geniş bahçesinde, çan sesleri yankılanmaya başlamıştı.

Ülkelerin temsilcileri, sarayın önde gelenleri, müzisyenler, halk...

Herkes, doğmuş olan veliaht için gerçekleştirilecek tören için buradaydı.

Baekhyun geniş balkonundan avluyu doldurmakta olan insanları seyrederken, derin bir iç çekti. Şu an oraya inmek ve insanların ilgi odağı olmak istediği son şeydi fakat bu artık gelenekselleşmiş bir törendi.

"Majesteleri, Prens getirildi."

Yanına gelen hizmetçinin sözleriyle, yeni yeni toparlanmakta olan vücudunu hareket ettirerek odaya geri döndü.

Nihayet küçük ve boğucu odasından kurtulmuş, ormana bakan bir odaya kavuşmuştu.

İçeri girdiğinde güvendiği hizmetçilerden birinin kucağında olan minik bedeni dikkatlice kollarına aldı.

Saf kokuyu derince içine çekerek gerginliğinin azalmasına izin verirken, aynı zamanda yumuşak kumaşların arasında huzurla uyuyan masum yüze bakmıştı.

Doğduğundan beri yani yaklaşık iki gündür, görevlendirilen kişi tarafından beslenmesi için alınıyordu Prens. Bunun sebebi ise Baekhyun'un vücudunun yeterli olmamasıydı.

"Baekhyun?"

İçeri girmiş Yifan'a baktığında, tacının düzgün bir şekilde durduğundan emin olduktan sonra eğilmiş olan hizmetçilerin arasından dışarı çıktı.

Gösterişli kıyafetlerinden birini giymiş ve tacını takmış Yifan'ın yanından yürürken, törenin bir an önce sonlanmasını diliyordu.

Sarayın girişiyle bahçenin birleşimi olan mermer avluya geldiklerinde, onları iki taht karşılamıştı. Baekhyun bedenini kaplayan dejavu hissine engel olamamıştı. Bir yılı aşkın bir süre önce hiç bilmediği bu topraklara getirilmiş ve tam burada artık Kralı olduğu halkı görmüştü.

"Krallarınızı selamlayın!"

Onları izlemekte olan yüzlerce beden eğilerek doğrulduğunda, Baekhyun kendisini selamlayan çehreleri inceledi.

Bazıları saygı ve minnetle bakıyordu, bazılarının ise tek ifadesi nefretti.

Mavi gözlerini onların üzerinden çekerek görmezden geldikten sonra geleneği gerçekleştirmek için ortaya çıkan rahibe kucağındaki bedeni uzattı.

Bembeyaz giyinmiş yaşlı adam kolları arasındaki bedeni havaya kaldırıp bir takım sözler söylerken, insanlar gelecekte imparatorluğu yönetecek olan kişiyi görmek için birbirleriyle yarışıyordu.

"...Düşmanlarına korku salıp, Wu hanedanlığını daha da göklere yükseltsin. Tanrı, İmparatorluğumuzu ve prensimizi korusun..."

"Prens Qinyang'ı selamlayın!"

İnsanlar yeniden Krallarının kucağında duran yeni prens için eğilirken, Baekhyun gözlerini tek bir noktaya odaklamıştı.

Sarayın önemli kişilerinin bulunduğu yerde, gülümseyerek kucağındaki bedene ve kendisine bakan Chanyeol'e.

×××××××

Tebrik için yanına gelen ülke temsilcilerinden rahatsız olduğu bahanesiyle kaçan Baekhyun, kendini odasına atmıştı.

Israrla yanından ayırmadığı, hala uyuyan bebeği gümüş ve elmasla süslü beşiğe bıraktığında, yorgunlukla yumuşak yatağına attı kendini.

Normalde kutlamaların birkaç gün sürmesi gerekiyordu fakat Yifan'la birlikte sadece bugünün yeterli olacağına karar vermişlerdi.

Yifan'ın bebeğe karşı tepkisi Baekhyun'un beklediği gibiydi. Gerçi sadece iki gün olmuştu fakat tamamen ciddi bir şekilde bakıyor ve temas bile etmiyordu Prense.

Renaissance • ChanbaekWhere stories live. Discover now