Bölüm On Altı : Çiçek Açan Badem Ağacı

4K 407 163
                                    

Çin Sarayı'nda Güneş'in doğuşuyla yeni bir gün başlarken, güzel eller beyaz kağıdı kirletmeye devam ediyordu.

Baekhyun gece yarısı masaya oturmuş ve saatlerdir kalkmamıştı. Düşünceler beynini yedikçe kendini resim yapmaya adamıştı ve karmakarışık çizgilerle bir renk bulamacına dönmüş kağıtlar ruh halini adeta açığa çıkarıyordu.

Yixing'le yaptığı her konuşma sonrası bu hale büründüğünün farkındaydı, fakat bu seferki sorun söylediği son cümlenin Chanyeol hakkında olmasıydı.

Oradan Chanyeol sayesinde çıkması ne anlama geliyordu?

Birini zindandan çıkarmak, hele ki oraya Kralın emriyle girmişse, çok zordu. Sadece zindan muhafızlarına büyük miktarda rüşvet verilerek bu yapılabilirdi. Fakat ikisinin daha önce konuştuğunu bile görmemişti, acaba Yixing yalan mı söylüyordu?

Dahası Baekhyun'a Yifan'la yakın olması gerektiğini söylemişti.
Baekhyun her ne kadar dengesizin teki olan diğer Kralla yakınlaşmasının çok zor olacağını bilse de, tek çaresinin bu olduğunu biliyordu.

Elindeki griye bulanmış kağıdı da yere atarak onlarca kağıdın arasına bir yenisini eklediğinde, aynı anda kapısının da çalındığını duymuştu.

"Majesteleri."

"Günaydın, Luhan."

Luhan önünde uzunca eğildiğinde, bal rengi saçlara sahip çocuğu bir işaretiyle doğrultmuştu. Daha önce odasına geldiğinde eğilmesine gerek olmadığını belirtse de yardımcısı bu huyundan vazgeçmiyordu. Ve Baekhyun onu uyardığı her seferde dostu Kyungsoo'yu hatırlıyordu.

"Kahvaltı için sizi hazırlamaya gelmiştim."

Kral başıyla onayladığında Luhan hızla kıyafet hazırlamaya koyulmuş ve oymalı, altın detaylı dolabın önüne diğer malzemeleri yerleştirmişti.

Baekhyun bu sefer de bej rengi bir gömleği giyerken yanında duran çocuğa seslenmişti.

"Kahvaltı için salona inmeyeceğim, bu yüzden benim için hazırlık yapmamalarını ilet."

Luhan başını sallayarak dışarı fırlarken Baekhyun hazırlanarak dışarı çıkmış ve karmaşık koridorlarda kaybolmadan sarayın diğer bölümlerine göre daha gösterişli kısma ulaşabilmişti.

Altın ve elmas kaplamalı büyük bir kapıya sahip odanın önünde geldiğinde, muhafızlar şaşkınlıkla önünde eğilmişlerdi Kralın.

"Yifan içeride mi?"

Baekhyun sorusuyla birlikte birbirlerine endişeyle bakan muhafızlara aldırmadan ve sorusunun cevabını beklemeden içeri girmişti bile.

Karşısına çıkan kasvetli odanın ortasındaki büyük yatağın üzerinde oturan bedenle göz göze gelmişti girdiği gibi.

Güzel bir yüze sahip çocuk düğmeleri ilikleyen parmaklarını durdurmuş, büyükçe açtığı siyah gözleriyle Baekhyun'a bakmıştı. Onu tanıdığı çok belliydi.

"Burada ne işin var?"

Baekhyun içinde bulundukları komik durumu görmezden gelerek yüzü kızaran çocuğun daha fazla utanmasını engellemek için gözlerini çekerek odaya yeni girmiş Yifan'a döndü.

Cevap vermeden önce Yifan tek bir el hareketiyle çocuğu adeta kovmuş ve ikisini baş başa bırakmıştı.

"Kahvaltıyı beraber edebileceğimizi düşündüm."

"Çık dışarı."

Baekhyun zorla gülümsemeye çalışırken karşısındaki adamın sözlerini duymamış gibi davranıyordu. Eğer ilk hedefine ulaşmak istiyorsa, ısrarcı olmalıydı.

Renaissance • ChanbaekWhere stories live. Discover now