Tokat

39.3K 762 81
                                    

Minibüs taşlı yolda sallana sallana ilerlerken bakışlarımı az da olsa tanıdık yerlerde gezdirdim. Tam iki ay önce terk ettiğim köye Asafa arkadaşlarıma tekrar geri dönüyordum. Nasıl mı? O kadar yaşanan olaydan sonra neden diyenleriniz vardır. Hatta Asafı terk ettiğim için öfkeli olanlarınız da var biliyorum. Bakışlarımı yanımda oturan Zeynepe çevirdim. Geri dönmemi sağlayan kişiye uzun uzun baktım. En yakın arkadaşım bile sırf onları terk ettiğim için bana öfkeliydi. Dün yanıma gelip Asafın durumunu anlatana kadar tek derdim ailemin son mahkemesiydi. Onlar tahliye olunca bende Sinan abinin anlaşmasını umursamadan geri dönecektim. Ancak Zeynep Asafın artık eski Asaf olmadığını anlatınca hem kendimden nefret ettim. Hemde onu terk etmem için bana şantaj yapan Sinan abiden nefret ettim.

"Hâlâ bana kızgın mısın? Sana olayları anlattım. Neden gitmek zorunda olduğumu söyledim. Yapma böyle. " sesimdeki üzüntüyü bile umursamamıştı. O kadar katı duruyordu ki tekrar konuşmaya korktum. Ona teyze olacağının haberini bile vermeye çekiniyorum. Evet bundan tam iki hafta önce bir buçuk aylık hamile olduğumu öğrenmiştim. Tabi şimdi karnımdaki ufaklık iki aylık oldu. Bu haberi Asafa vermek için can atarken şimdi en yakın arkadaşıma bile söyleyemiyorum. Bakışlarım karnına indi. Benim aksime Zeynepin karnı daha kendini belli ediyor. Dört aylık olduğuna göre bebeğin cinsiyetide bellidir. Minibüsün sarsıntısı son bulunca Zeynepteki bakışlarımı dışarıya çevirdim. Gördüğüm kahve ile nefesim kesildi. Sadece iki ay uzak kalmıştım bu topraklardan ancak kendimi yıllar sonra memleketine ayak basan gurbetçi gibi hissediyorum. Nasılda özlemişim. Anında gözlerim doldu. Bu köyün her karesinde anım vardı. Gerek iyi gerekse kötü. Zeynepin bana bakmasını umursamadan minibüsten hızla inip özlediğim temiz havayı içime çektim. Bu arada dudaklarımda kendini belli eden gülümseme firar etmişti. Ekim ayına yeni girdiğimiz için hava hala kendini belli edercesine soğuk olmamıştı. Yinede tenimi ısıran bir rüzgar var.

"Asel. " gelen hayret dolu sesle bakışlarımı hızla kahvenin kapısında durmuş bana bakan Cana çevirdim. Köyü görünce dolan gözlerim Canı görmemle akmaya başladı. Kollarımı iki yana açıp gelmesini bekledim ancak Can yüzündeki şaşkınlığı silip sert bir ifade yerleştirdi gözlerine. Halbuki ben buraya geri geldiğimde herkesin beni eski sevgisi ile kucaklayacağını sanıyordum. Can sanki hiç beni görmemiş gibi kahveye girdi. Bense arkasından üzgün gözlerle baktım. Halbuki abim gibi gördüğüm biriydi. Minibüs şoförü elindeki iki valizide önüme indirip minibüsüne bindi. Tıpkı bu köye ilk geldiğim zaman ki gibiydi. Yine iki valizle çaresiz bir şekilde duruyordum. Tabi şimdi karnımdaki bebeğimle bu çaresizliği yaşıyorum. Yaşlı gözlerimi Zeynepe çevirdim. Minibüsteki hâline oranla daha farklı bakıyordu bana. Belkide en yakın arkadaşını böyle görmek onu üzmüştür.

"Burda bekle ben Yunusu çağırayım valizlerini eve kadar taşısın. " Sadece başımı sallamakla yetindim. Yüreğim Asafı görecek olmanın heyecanı ile titriyordu resmen. Gerçi Zeynep bana bir şeyler anlatmıştı ancak ben gerçek olduğuna inanmak istemiyorum. Asafın aklının gittiğine inanmak istemiyorum. Belki beni görünce kendine gelir umudu var içimde. Eğer beni bile tanımazsa işte o zaman kendimi asla toplayamam.

"Hoşgeldin yenge. " Yunusun sesiyle irkilip ona baktım. Son gördüğüme göre biraz kilo almıştı. Demekki Zeynep ona fazlasıyla iyi bakıyor. Ancak yüzü ve sesi oldukça katıydı. Yüzümdeki yaşları temizleyip Yunusa genişce gülümsedim. En azından hala beni yengesi olarak görüyor.

"Hoşbuldum. Hadi biran önce eve gidelim Asafı görmek istiyorum. " Yunusun gözlerinden geçen üzüntü ile bakışlarımı kaçırdım. Asafa olanların gerçek olmasını istemiyorum ancak içimden bir ses gerçek diyor. Yoksa Yunus neden bu kadar üzgün baksın ki. İki valizide alıp yokuş yukarı çıkmaya başladı. Benle Zeynepte hemen arkasından iki yabancı gibi ilerliyorduk.

ŞEHİRLİ-2 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now