"Ya ben seninle yakın olmak istiyorsam."

"İyi o zaman şunu unutma dünyada bir sen kalsan yine de dönüp bakmam sana."

"Çok büyük konuşuyorsun Derin."

"Sen adımı nereden öğrendin?"

"Beni çok hafife alıyorsun. Sadece iki gün içinde senin hakkındaki her şeyi öğrenmiş biri olarak bunu kendime hakaret sayarım."

"Bak sana daha önce de söyledim Baran Kılıç benim seninle bir işim olmaz git kendine başka bir eğlence bul."

"Olmaz ben seni istiyorum."

Derin bu adama laf anlatamayacağını bildiği için cevap vermeye bile tenezzül etmedi. Daha fazla bu adamla muhattap olmak istemediği için hemen oradan geçen bir taksiyi durdurup bindi. Şu an tek istediği o adamdan uzak olmaktı. Taksiye evin adresini söylediğinde içinden şansına lanet ediyordu. Tam her şey bitti mutlu olacağım derken şimdi bir de bu Baran Kılıç çıkmıştı.

Ne kadar itiraf etmekten çekinse de deli gibi korkuyordu. Bu adam Serken gibi değildi. Eli kolu baya uzundu ve Derin ne yapacağını bilmiyordu. Hele kendisiyle konuşurken adamın gözlerinde görmüştü her şeyi yapabileceğini. Ama işte Derin ne yapacağını bilmiyordu. En iyisi bu konuyu Yiğite söylemekti. Çünkü Serkanda düştüğü hataya bir daha düşmek istemiyordu. Üstelik şimdi evliydi ve o duruma bir daha düşmek istemiyordu.

Taksi evin önünde durduğunda parasını ödeyip indi taksiden. Eve doğru ilerlediğinde anahtarla kapıyı açıp içeriye girip kapıyı kapattı. Salona geçerek kendini yorgunlukla koltuğun üstüne bıraktı. Bir süre öylece uzanmış ne yapacağını düşünmüştü. En iyisinin yine Yiğite söylemek olduğuna karar verince yerinden kalkmış mutfağa giderek yemek yapmaya başlamıştı.

Canı acayip derecede köfte ve patates çektiği için onları yapmaya başladı. İlk başlarda kızartma kokusu çok rahatsız etse de sonradan böyle olmayacağını anladığı için fularlarından birini almış burununu kapatarak öyle yemek yapmaya devam etmişti.

Yemek bittiğinde mutfağı toparlayıp odasına giderek üstüne sinen kızartma kokusundan kurtuldu. Tekrar salona geldiğinde Yiğit'in gelmesine daha bir saat olduğu için televizyonun karşısına geçerek kanalları gezmeye başladı. Bir güldürü programı bulup izlemeye başladığında zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı ta ki kapı çalana kadar. Duyduğu kapı sesiyle hemen yerinden kalkıp kapıyı açtığında Yiğit'i karşısında görünce sıkıca sarıldı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

"Hadi geç içeri çok açım bir an önce yemek yemeye başlayalım."

"Çok mu acıktın? Keşke yeseydin sen."

"Tek başıma canım istemiyor. Seninle yemek istedim."

"Tamam o zaman hemen içeriyi geçeyim de yemek yiyelim."

Yiğit içeri girdiğinde Derin hemen mutfağa geçerken Yiğit odaya çıktı. Üstünü değişip ellerini yıkadıktan sonra mutfağa tekrar indiğinde masanın çoktan hazır olduğunu gördü. Masaya oturduğunda Derin de tabakları doldurmuş beraber yemeye başlamışlardı. Derin son zamanlarda olduğu gibi yine iştahla yemeğini yerken Yiğit onun bu haline gülümseyip o da yemeğini yedi. Yemekten sonra Yiğit direk salona gitti.

Normalde Derine sofrayı toplamasında yardım ederdi ama bu akşam beşiktaşın maçı vardı ve başlamasına sadece beş dakika kalmıştı. Yiğit salona giderken Derin de sofrayı toparlayıp onun ardından salona gitti. Yiğit'in maç izlediğini görünce yanına oturup kollarının arasına girdi. Her ne kadar maçtan nefret etse bile şu anda Yiğit'in kollarının arasında olduğu için mecburen izliyordu.

Kalbim Senin (Tamamlandı)Where stories live. Discover now