1.BÖLÜM "KUVARS DEMİRHAN"

1.6M 32.8K 26.7K
                                    

Uyarı: Tüm satır içi yorumlarda spoiler mevcuttur, bu nedenle spoi almak istemiyorsanız yorumlara bakmayın.

Instagram: hikayelerindeyasar

1.BÖLÜM "KUVARS DEMİRHAN"

"Umut, insanların bütün acılarının merhemidir." La Bretonne

Sessizlik, kendimi bildiğimden beri içimde taşıdığım koca bir buz kütlesi gibidir. Hiç erimez, hep benimledir. Hep üşürüm bu yüzden. Beni sadece hayatı boyunca üşümeye mahkûm olan insanlar anlar.

İsmim Cemre.

Anlamı kışı ısıtan, baharın habercisi demek. İnsan isminin anlamıyla yaşar denir, bense bu deyişin tam aksine kışı hep içimde hissederim, soğuk sanki benden bir parçadır.

İsmim ben henüz dünyaya gelmeden çok kısa bir zaman önce annem tarafından konulmuş. Annem hayatta akrabası olmayan kimsesiz bir kadınken, babama rastlamış yolu bir gün. Babam üç kuruşa geçimini sağlayabilmek için gece gündüz demeden çalışıp didinen bir adamken annemi görür görmez sevdalanmış, çok kısa bir sürede evlenmişler. Geçim sıkıntısı dışında başka dertleri yokmuş, birbirlerine ölesiye aşık, aynı haneyi paylaşan ve birbirlerine sevgileri ilelebet sürecek bir çiftlermiş, adımı Cemre koymaya karar vermiş annem. Onların geçim sıkıntısı nedeniyle hep üşüyen, hep kış olan hanelerine baharı getireyim diye.

Üzerlerine zemheri gibi çökmüşüm.

Benim doğumumla beraber geçim sıkıntıları daha da artmış, ilk olarak annem bana bakabilmek adına çalışmayı bırakmış, ardından babam evi geçindirebilmek için iki işe birden gider olmuş. Ben henüz küçük bir bebekken gece gündüz çalışmak zorunda kaldığı işlerden birinde bir anlık dikkatsizliğiyle iş kazası nedeniyle vefat etmiş.

Babamın yokluğundan sonra bu hayatta tek başına kalan annem, beni amcamlara bırakıp iki işte birden çalışmaya başlamış, yılmamış, direnmiş, tüm acısını içine atmış, dimdik bir şekilde, evladı için mücadele etmiş. Ancak çok geçmemiş, kendisine önce kanser teşhisi konulmuş, ardından çok geçmeden hayata gözlerini yummuş.

Bundan sonra eksiklik hissi hep benim parçam olmuştur. Anne ve babasını kaybeden yetim ve öksüz bir çocuk olarak daha çocuk aklımla annemin ölümünde sorumluluk hissettiğimden midir bilmem, dudaklarım birbirine mühürlenmiş, ne yapsalar da konuşamamışım. Konuşturamamışlar beni.

Bana dair bilmeniz gereken ilk şey lâl olduğumdur.

Hayattaki tek varlığım olan annemi de kaybetmemin ardından o kadar kimsesiz kaldım ki, sığınabileceğim tek şey sessizlik oldu. İnsanlar hep çevremdeydi, annemin yokluğunda bana sorular soruyorlar, benimle konuşmaya çalışıyorlardı ancak sanki onlarla konuşursam bir daha yas tutamayacakmışım, anneme ihanet edecekmişim gibi gelirdi küçükken. 

Bu yüzdendir ki annemin ölümünden çok kısa bir süre sonra, yalnızlığıma dayanamadım ve ben sustum. Sürekli ağladığım için daha küçük bir çocukken yengemden dayak yediğimde de sustum, annemi özlediğimi her hissettiğimde de sadece sustum. Dilsiz. Lâl. Tutuk. Bir çok lakap eşlik etti ismimden önce bana, yine sessizlikle karşıladım hepsini.

Sessizlik beni kucaklayan bir liman gibiydi, yaralarımı sarıyor, benimle konuşuyordu. Bana iyi gelen, şifa veren, yaşamama tutunmamı sağlayan tek şeydi. Belki de ben olmasaydım anne ve babamın kaderinin bu olmayacağına dair kendime verdiğim cezaydı. Ancak sessizlik yaralarımı üzerini örten bir merhemdi çocukken.

Büyüdüm. Büyümekle beraber sessizlik bir dosttan çok, bir düşman oldu bana. Merhem değil, kabuk bağlayan yaralarımı kanatan ve hatırlatan bir azaba dönüştü.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin