Hal hatır faslından sonra doktor
"Dilber Hanım birkaç sene önce geçirdiğiniz kaza sonucu zaten rahminizi almıştık. Bunu biliyorsunuz" derin bir iç çekmişti.

"Fakat genel kontrolümüz yapıldığında Büyükçe bir tümöre rastladık. Ne yazıkki bildirmem gerekiyor. Bu Tümör Oldukça negatif ve kötü huylu."

Dilber vermeden anlamaz bir şekilde doktorun sözlerine dinliyorlardı.

"Na na nasıl ?Bunun geçirdiği kazayla bir alakası var mı? Nasıl olur bu açıklama yap lütfen?"

MiHanın gözleri dolmuş çenesi sıkılmaktan kırılacak gibiydi.
Doktor için oldukça zor bir durumdu bu.. onlarında işi hiç kolay değildi kimine müjdeli bir haber verirken kimine kötü haberi vermek zorundalardı.

Kiminin celladı kiminin hızır ı olurlardı. Bu sıfatlar onlara layık görülmüştü.
"Açık konuşmak istiyorum. Bu tümör oldukça zararlı bİr tümör ve kurtarılması daha doğrusu vücuttan atılması çok zor. Ameliyat edilebilir tabii ki fakat bunun garantisi yok hiçbir ameliyatta olmadığı gibi fakat risk oranı normal ameliyatlara göre çok çok yüksek."

Dilber sadece dinliyordu. Put kesmişti.. bunu bekliyordu çünkü vicudu hiç normal tepkiller vermiyor. Belli belirsiz ağrıları baş gösteriyordu.

" ameliyat olmasam ne olacak peki ?"
Doktor dilberle göz teması kurmuş. Gözlerindeki umutsuzluk yetmişti ama duymak istiyordu işte.

"Şayet ameliyat olmazsınız üzülerek söylemem gerekecek ki fazla bir yaşama ihtimaliniz kalmıyor. Fakat daha açık konuşmak gerekirse ameliyattan sağ çıkacağınız bile muamma bakın dilber hanım karar sizin ama ben size bu ameliyatın garantisini veremem."

Dilber usulen ayağa kalkmış ve odadan çıkmıştı. Ne ona seslenen mirhanı nede etrafındaki diğer sesleri algılayabiliyordu. Ölecekti.
Çok sevdiği adamı bırakıp gidecekti.
Ölüm o kadarda kötü değildi geride onu bırakma gerçeği olmasaydı.

Mirhan dilbere yetişniş kolundan yakalayıp kendine çekmişti.
O kadar sıkı sarılıyorduki dilberin kemiklerini kırmak istercesine, kimse onu almasın dercesine.

Dilberin saçının üstüne düşen gözyaşları ve usul usul öpen dudakları titriyordu.
Hiç bu kadar yıkılmamıştı. İçi hiç bu kadar yanmamıştı. Sevdiği göz bebeği ne hallere düşmüştü?
Nasıl yapacaktı? Nasıl kurtaracaktı? Hiç bilmiyordu.

Dilberin gözünden tek damla düşmezken öylece dayamıştı başını sevdiğinin göğsüne.
Mirhan bir adım geri çekilmiş dilberin yüzüne bakıyordu.

" ankaraya gidecez eminim orda bi çağresi vardır dilberin. Gidemessin.. bırakmam " deyip bir kez daha kendine çekip sarılmıştı.

Dilber konuşmamıştı. Ne arabaya binerken ne konağa varırken. Direk odasına gitti. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Sadece uyumak..

•••••••••

„ hal mesele böyle ama ben bulucagim biçağresini. Onu kaybedemem dayanamam buna. Sizden ricam onu üzecek en ufak birşey söylememeniz."

Mirhan aile fertlerine durumu anlatırken yıkılmıştı. Saçı başı dağılmıştı çekiştirmekten. Her dakika biyerleri arıyor alanında uzaman olan hekimleri araştırıyordu.

Kontaktaki Lanetin üstüne yenisi eklenmişti. Artık gülen tek bir canlı dahi kalmamıştı bu konakta.
Daha ne kadar acı vardı kaderlerinde bilinmiyordu ama bu son olmayacaktı belki bütün acıların kilidini açan bu acılardı.

••••••••

Aradan bir iki hafta daha geçmişti. Dilber kimseyle konuşmuyor yaşayabileceği kadar yiyor ve içiyordu. Dili lal olmuştu. Kendince insanları yokluğuna alıştırmaya çalışıyordu.

◇♡  Kördüğüm ♧♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin