26.Bölüm

14.1K 453 27
                                    

Öncelikle yorum ve beğeni atan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim. Gerçekten devam etmek istemediğim anda gerek duyurunun altına gerek özel mesaj atan tüm okurlarım seviliyorsunuz. Hikayemize siz "yeter yazar yap bi final " diyene kadar son gaz devam edeceğim bu yolda beni yalnız bırakmamanız tek temennim.İsimlerinizi ayrı ayrı yazamıyorum ama bu bölüm sizin için.Keyifli okumalar cancağızlarım 😊🌹


Hatırlatma :


"Merhaba zine bunun aramızda kalacağına eminim. Bence artık tanışabiliriZ tabiki sende buna hazırsan. "

Osman bayki


Mirhan babasıyla konuştuktan sonra daha aklı selim olmuş gibiydi. Sevemem çekemem incinir kırılır artık bunları takmak düşünmek hissetmek istemiyordu. Babasının odasından çıkmış çatı katındaki terasta kendi kendine oturmuş düşünüyordu. Dilberi tanıyordu neleri sevdiğini neyin onu üzeceğini neyin çıldırtacağını nelerden mutlu olacağını en iyi o biliyordu. Peki ya zine? Durdu düşündü. Düşündü... hiç. Koca bir hiç. Tek bildiği onun o deniz gözlerindeki nefret pişmanlık acı ve korkuydu. Mirhan oturduğu yerde başını eğmiş iki elinin arasına almıştı kafasını. Ne yapmıştı? Bir kadını çok sevmişti. Tüm bi aşireti karşısına alarak hemde. Dilberle evlenmesi ailesi tarafından hoş karşılansa da aşiretin onayından geçmeyen bir izdivaçtı. Süre gelen bir husumet vardı aralarında. Mirhan ve dilber çok çabaladılar ve evet başardılar. Kimseyi dinlemediler. Aileleri arkalarında olup bu husumete bu izdivaç dur diyecek diye ilan etmişlerdi. Nitekim öyle de oldu. Husumet son buldu taki o kara güne kadar. Evlilikleri yalnış mıydı peki? Bunca acıya değer miydi? Kesinlikle! Ne olursa olsun dilberi onun için pahabiçilmezdi.

Zine. Onunla olan zoraki bir izdivaçtı. Ona kötü davranmış fahişe muammelesi yapıp gururunu kırmak istemişti. Zine nin uzattığı beyaz bayrakları o hep kırmıştı. Peki neden? Neydi bu kadının suçu? O istermiydi kuma olmayı aşkları bu denli bir şehri saran iki insanın arasına hangi insan girmek isterdi ki hür iradesi ile? O ateşin onu da yakıp kül edeceğini bilmezmiydi?
Mirhan derin bir nefes çekmiş doğrulmuştu. Yavaşca ayağa kalkıp yeşil gözlerini terastan görünen şehre kitlemişti. Bakışları sert acımasız ama bir o kadarda acılıydı. Sanki isyan eder gibi sanki canını yakıyormuş gibi bu topraklar. Ellerini ceplerine koymuş düşünüyordu.
Zine ye bir şans vermeliydi bu yolun dönüşü yoktu ama nasıl yapacaktı bunu bilmiyordu. Zine onu sevmiyordu bir keresinde

" senin gibi bir adamın çocuğunu doğuracağıma başım eğik babamın evine yüzkarası olarak dönmeyi yelerim" demişti.
Gözlerindeki öfkede cabasıydı. Mirhan bu işe bir son verecekti hemde bugün. Zine ile konuşacak dilbere izah edecek iki karısınıda yanına ait oldukları yere alacaktı.
Kesin kararını vermişti.
Cebinden sigarasını çıkarmış ateşlemiş ilk yudumu çiğerleirne kadar çekmişti.

" onlar benim ve ben benim olana sahip çıkacağım" demişti fısıldayarak.

••••••••••••••••••


gökhan son sürat fadime nin kaldigi bag evine dogru yola cikmisti. Sinirden kuduracak hale gelmis ara ara direksyona vuruyordu. Kara gözleri ates saciyordu.

bu kiz nasil bu kadar icine isleyebilmisti? bir gün bir kac saat icinde nasil bu denli bir iz birakabilmisti? bilmiyordu gökhan düsündükce o sert bakislari istemsiz catilan o kaslari daha da catiliyordu.

sinirlimiydi ? evet. peki neden? mutlu olmasi gerekmezmiydi ? bu neyin öfkesiydi. gidisine mi kiziyordu? onun hisettigini o hisstmiyor diye mi kiziyordu?

" gidemessin birakmam .. birakmam!"diye bagirmisti arabada. 35 dakikalik yolculuk bitmis varmsiti bag evine. arbadan inmek istemedi bir müddet. ne yapmaliydi? konusacakti dos doru hersseyi söylecekti gökhandi bu lafi gevelemezdi abisi ona bunu ögretmisti cünki.

◇♡  Kördüğüm ♧♤जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें