20.Bölüm

20.9K 599 93
                                    

Hatırlatma:

Zine kafasını iki yana sallamıştı hayır anlamında
" yok bu defa olmicak mirhan ben varım ben dilber abla için canımı veririm" demişti gözü yaşlı kadın. Ne muhteşem iki kadına sahipti mirhan ağa. Bu ne merhametti bu ne sevgi bu ne saygı.
Mirhan derin bir nefes alıp gözyaşlarını salmıştı karısının gözlerinin içine bakarken

" budefa beni seninle sınayacak!".....



Zine duydukları karşısında şoka girerken mirhanın siniri karşı köyden duyulan cinstendi. Zine hayatını şöyle bir gözden geçirdi ve olanlara bir anlam vermeye çalıştı.Ne kadar çok şey yaşamıştı bu son bir iki ay içerisinde.

Babasnın adını düşürmemek için kuma gelmeyi kabul etmişti. Bunu hangi kadın hür iradesi ile helede 18 yaşında cesaret edip kabul edebilirdi ki?

Zine o olgunlukta o güçte bir kadındı. Böyle kötü bir durumu bile kendine tatlı getirmeye çalışmış herkes ile iyi anlaşmaya çalışmıştı. Başarmıştıda.. ama bu kolay olmamıştı. İtiraf edemese dahi bu duruma alışmak onun içiç hiç kolay olmamıştı. Çok bencil geliyordu kulağa fakat bu bir savaştı aslında. Hayatta kalma savaşı.

Tam herşey rayına oturmuş derken şimdi farklı bir tehlike çıkmıştı. Zine hedefti. Hiç tanımadığı bir adam tarafından tehtit ediliyordu. Sonunun Dilber gibi  olmasından korkuyordu belkide. Zinenin gözlerindeki yaşlar peş peşe dökülmeye devam ederken mirhan karısına yaklaşmış onu kendine doğru çekmişti. Zinenin kafasını göğüsüne bastırmış kafasına küçük bir öpücük kondurmuştu.

Zine kendine güvende hissetmesi için yapılan bir hamle idi bu fakat genç kadın kendini ilk defa bu kadar savunmasız hissediyordu. Kocasının ona bu kadar yakın oluşunu bile fark etmiyordu. Zine kafasını kaldırmış kocasına bakıyordu. Bu bakışlar boştu.

' b b ben birşey ya yapmadım. mirhan benden ne ne istiyorlar' diye firar etmiştişler

' Zine korkma ben burdayım ve hep  burda olacağım. Sana birşey olmayacak canım pahasına koruyacağım sizi. Bana güven sadece güven' demişti mirhan tüm içtenliği ile karısına sarılarak.
Zine şuan mutlu olması gerekirken mutsuzdu korkuyordu. Kocasının ona sarıldığının bile farkında değildi. Mirhan karısını kucağına alığ yatağına yerleştirmişti bir çocuk gibi adeta. Zine hemen gözlerini yummuştu. Sanki gözlerini açarsa tüm kötülükler onu bulacakmış gibi. Mirhan sessizce odadan ayrılmıştı zine ise kendini uykuya teslim etmişti çoktan.

Dilber odasında herşeyden birhaber dolabını dökmüş elbiselerini katlıyordu. Olmayanları veyahut giymediklerini ayırıyordu. Onlar ya heja ve havine eğer onlar istemezlerse ihtiyacı olanlara dağıtılmak üzere toplanırdı bu konakta. Mirhan uzun bir süre karısını izlemişti sessiz bir şekilde. Ona olan biteni anlatmalı idi çünkü eğer osman döndüyse tüm gerçekler ortaya çıkacaktı. Ama nasıl? Bir insan nasıl sevdiğine ' sana bu kötülüğü yapan adam geri döndü' diyebilirdiki?
Dilber tüm eşyalarını toplamış elini arkaya atmıştı ki ufak bir çığlık koparmıştı kocasını ansızın görünce. Eli ile damağını kaldırmış

" sen kahrolmayasın ödüm koptu mirhan. Ne o hırsız gibi yaklaşıyorsun" demişti tatlı bir tebessüm ile. Korkmuştu bu hem damağını kaldırmasından hemde yerinden sıçramasından belli idi. Mirhan gülümseyerek karısına yaklaşmış onun ellerinden tutup ayağa kaldırmıştı. Tuttuğu elleri boynuna dolayarak oda ellerini karısının beline dolamıştı.
" ben zaten hırsızım unuttun mu dilberim" dilberin kalbini işaret ederek
" bunu çalmıştım zamanında" demişti çapkın bir gülümseme ile.
Dilber tebessüm etmiş bir eli ile oda mirhanın kalbini işaret ederek
" bende seninkini çalmıştım ödeşmiş olduk" demişti. Mirhan çok özlemişti dilberi. Ondan çok uzak kalmıştı bunun farkındaydı fakat o o kadar muhteşem bir kadındı ki hiç birşey olmamış gibi yaklaşabiliyordu eşine. Dilber...
En büyük acı ile sınanmış olan dilber. Ne zaman bitecekti imtihanı?
Ne zaman azad edilecekti bu koca yürekli kadın ? Kimse bilmiyordu cevabını. Şikayeti olanda yoktu aslında.. Herkes alışmıştı yeni hayatına. Dilber bile...
Karı koca geçirdikleri onca ayrı zamanın tadını çıkarmışlardı şehvet ile.
Beraber güzel bir duş aldıktan sonra bornozları ile ayrılmışlardı odadan.
Dilber bir anne eda sı ile mirhana giyeceklerini seçerken mirhan karısını izliyordu yüzünde buruk bir tebessüm ile.
Bu kadın anne olmayı o kadar hak ediyordu ki böyle olmaması gerekiyordu diye geçiriyordu içinden. Bir yerde herşey için kendini suçlarken öte yandan kimseyi suçlayamıyordu. Bazen. Bazen osmanı bile anlamaya çalışıyordu. O aşkı için yapmıştı bunu. Sevdiği kadını bir ömür boyu mutsuzluğa mahkum edecek kadar seviyordu. Saplantılı bir durumdu hatta psikopat bir düşünce idi osmanınki fakat anlaşıla bilen bir yanı vardı mirhan için şayet o kadın kendi karısı olmasaydı. Mirhan vazgeçebilirdi dilberden eğer osman ona olan hissini dile getirseydi kaptırmazdı kendini dilberin güzel yüreğine. Ama olmadı. Herkes sessizce içinde yaşadı aşkını. Şimdi gün intikam günüydü. Mirhan yara almadan son vermek istiyordu osmanla olan husumetine. Bu pek mümkün değildi zira osman da en az mirhan kadar güçlüydü ikiside aynı aşirete mensup amca cocukları idiler. Osmanın geldiğini dilbere nasıl söylecekti şimdi onu düşünmeliydi.
" mirhanım elbiselerini hazırladım sen giyin çık istersen" demişti dilber yüzünde kocaman bir tebessüm ile.
Bu kadına şimdi nasıl anlatacaktı? Bu muhteşem gülüşü nasıl solduracaktı. Derin bir iç çekip
" sen gelmiyomusun" demişti karısının belind sarılarak.
" yok benim az daha işim var odada sen in ben gelirim " diyip kocasının yanağına bir öpücük kondurmuştu. Mirhan kafası ile onaylayıp üstünü giyinmeye başlamıştı. Saçlarını da hallettikten sonra karısının alnına bir öpücük kondurmuş avluya inmişti.

◇♡  Kördüğüm ♧♤Where stories live. Discover now