Bölüm 9

1.5K 142 149
                                    


Selamlarr. Tamam bu sefer arayı uzatmadım söz verdiğim gibi. O yüzden sınırı zorlayıp +25 vote de bölüm atmak istediğimi söylesem olur mu? Bence olur.

Bu arada az da olsa smut bir bölüm var rahatsız olan geçebilir.

Jeongguk kapıdan çıkan Jimin'i gördüğünde aklından ilk geçen şey bu gece evden sağ çıkamayacaklarıydı.

Eğer Jimin'e karşı herhangi bir şeyler hissetmeseydi, bu gece gerçekten mükemmel bir ziyafet çekebilirdi. Ama şöyle bir düşününce, insanın sevdiği kişiyi yemesi de ayrı trajikomik olurdu.

Jimin yavaş adımlarla Jeongguk'a doğru ilerlerken üstündeki beyaz saten gömlek rüzgar nedeniyle vücuduna yapışıp onun tüm hatlarını ortaya seriyordu.

Jeongguk, onun dudaklarına sürdüğü parlatıcıyı görebiliyordu ve bu gece onun tadına bakacaktı.

Jimin yanına geldiğinde onu belinden tutup kendine çekerken "Mükemmel olmuşsun." deyip yanağına öpücük kondurdu. Arabanın kapısını açarken büyülenmiş gibi ona bakan gözlere odaklanıp "Artık gidelim mi?" diye sorduğunda Jimin'in tatlı bir şekilde kafasını sallayıp ardından "Evet." demesi ise Jeongguk'ta iç çekme isteği uyandırmıştı.

###

Jimin'in Jeongguk'u gözleriyle yemesi ve Jeongguk'un Jimin'e olan kaçamak bakışlarıyla arabada yaptıkları yolculuk bittiğinde ikili derin bir nefes aldı. Bilmeseler de ikisi de tüm yol birbirlerinin üzerine atlamamak için çaba harcamıştı.

Jeongguk arabadan indikten sonra Jimin'in kapıyı açmasına gerek kalmadan onun için centilmen bir şekilde kapıyı açtı.

Jimin ikidir Jeongguk'un davranışına şaşıyordu. İlginç bir şekilde oldukça kibardı. Halbuki sahnede onu izlediği tüm zamanlarda oldukça kaba olabileceğini düşünmüştü. Herkesle konuştuğu doğruydu ve gülümsediği de doğruydu ama Jimin hislerinde pek yanılan bir çocuk değildi.

Onun oyun oynuyor olabileceği düşüncesi nefesini keserdi. Bu geceyi mahfetmek istemediği için bunu sonra düşünmesi gerektiğini kafasında not etti.

Jeongguk'un kapıyı açmasından sonra Jimin elini Jeongguk'un koluna dolayıp gülümsedi. Jeongguk ışıltılı bir gülümsemeyle ona bakarken pek mantıklı düşünebildiği söylenemezdi, aynı zamanda onu dinlediği de söylenemezdi.

"Jimin beni dinliyor musun?"

Jimin anın getirdiği şaşkınlıkla birkaç saniye boş boş Jeongguk'un yüzüne baktıktan sonra kabaca "Ne?" dedi.
Ardından ise ne söylediğini fark edip kafasını yere eğdi. Jeongguk kıkırdadı.

"Tamam. Utanmana gerek yok, benden çok etkilenip dinleyemediğini biliyorum." Jimin'e flörtöz bir bakış gönderip göz kırptı. "Sonuçta mükemmelim."

"Ya!" Jimin boşta olan eliyle Jeongguk'a vurdu. "Egondan görünmüyorsun."

Jeongguk eğlendiğini belli edercesine tek kaşını kaldırdı. Jimin'i sinir etmek hoşuna gitmişti. "Görünmediğime emin misin?"

Jimin karşılık olarak elini indirirken yutkunup Jeongguk'u süzdü. Eh, çok da göremediği söylenemezdi ama bunu ona söylemese de olurdu.

Göz devirip " Evet, görünmüyorsun." dedikten sonra önüne döndü.

Restoranın şık bir şekilde yapılmış kapısından içeri girdiklerinde Jimin etrafı süzdü.
Her yerde rahat görünen oturma masaları vardı ve içerisi genel olarak gümüş ve siyah renginde donatılmıştı.
Masanın üstündeki siyah şamdanlar ve tavandan uzunca asılmış devasa avize ortamın şıklığına şıklık katmıştı. Jimin bu tür ortamlara alışıktı elbette. Lise döneminde ailesiyle katıldığı davetlerde sık sık buna benzer yerler görmüştü ama kabul etmek gerekirse burası gittiği tüm yerlerden daha zengin ve daha şıktı.

Seirína [Jikook]Where stories live. Discover now