Bölüm 5

1.4K 184 65
                                    


Sınır koymayı gerçekten istemiyordum ama koymak zorundayım. Beğeniyor musunuz beğenmiyor musunuz onu bile bilmiyorum. Sınır +10 vote. Tam olmasa da smut var. İstemeyen o bölümü geçebilir. İyi okumalar.

Park Jimin evden çıktıktan sonra kapıyı kilitleyip sokağa doğru yürümeye başladı. Taehyung bugün ona bir not bırakıp dersinin erken saate alındığını ve bu yüzden erken çıkmak zorunda kaldığını yazmıştı. Bu kısa olanın birazda olsa işine gelmişti.

Dün gece tam olarak fark edemesede
şimdi bir şeylerin farkına varmıştı. Taehyung bu günlerde farklıydı. Jimin onun bir sıkıntısı olduğunu az çok biliyordu ama arkadaşının vakti geldiğinde ona anlatacağını umuyordu içten içe. Onu bu konuda zorlamak, isteyeceği son şey bile değildi.
Bu yüzden, sabah oturup bunları düşünmüştü. En iyisi, akışına bırakmak olacaktı. Ne de olsa en yakın arkadaşı ona mutlaka gelecekti.

Sıkıntıyla iç çekerken kafasını kaldırıp nerede olduğuna baktı. Bazen düşüncelere daldığında gitmesi gereken yerden sapıyordu.

Kampüsü göründüğünde biraz daha hızlandı. Dersi kaçırmak istemiyordu.

Neyseki iki arkadaş bu konuda oldukça şanslıydı. Evleri okula yürüyerek on dakikalık mesafedeydi.

Park Jimin saatine baktı. Henüz yarım saati vardı. Sanırım dışarı çıkarken yanlış görmüştü.
Rahatlıkla yavaşlarken aklını kızıl saçlı çocuk işgal etmeye başladı. Dün onun boynunu öpmüştü. Hayal değildi üstelik. Onca kişinin arasından onun yanına gelmiş, onunla konuşmuştu. İç çekti. Kalçalarındaki baskıyı bile unutamamıştı. Dün onu o halde bıraktıktan sonra Jimin ayılmak için tuvalete gidip yüzüne soğuk su çarpmıştı. O adı unutmak istemiyordu.

Ardından tuvaletten çıkıp kendini tamamen kaybetmiş arkadaşını, dans ettiği masanın üstünden zar zor indirmiş ve eve götürmüştü. Taehyung'un o hale ne ara geldiğini anlayamamıştı bile. Arkadaşı, kendini hiçbir zaman o şekilde kaybetmezdi.

Jimin bu yüzden endişeliydi. Eve gittiğinde onu sorguya çekmeyi düşünmüştü ama bundan son anda vazgeçmişti. Taehyung eve geldiği an banyoya gidip kusmuş, yüzünü yıkadıktan sonra üstünü zar zor çıkarıp yatağa yattığı an uyumuştu.
Eh, Jimin bu sırada tek bir kelime bile edemediği için elbette vazgeçmişti.

Şimdi ise arkadaşının ona gelmesini sabırla beklemekten başka çaresi olmadığını biliyordu.

Park Jimin dersliğe adım attığında kafasında dönüp duran düşünceleri dersten çıkıncaya kadar rafa kaldırdı.

****

Sarı saçlı çocuk dersten çıkıp, ona kendi evlerinin bahçesini hatırlatan kampüsün bahçesine ilerlerken arkadaşına mesaj attı.

Seni bekliyorum Chim.

Mesajı attıktan hemen sonra telefonu cebine attı. Bahçede bulunan tek renkli banka otururken ne kadar dikkat çektiğinin farkında değildi. Zaten saçlarını yeni boyatmıştı.
Kafası sarı, oturduğu bank açık maviyken yeşilliğin ortasında elbette dikkat çekecekti.

Taehyung derin bir nefes alıp kafasını yukarı kaldırdı. Gökyüzünü ve bulutları izlemek ona huzur veren küçük mutluluklar listesindeydi. Ne zaman daralsa ya da düşüncelerinde boğulsa gökyüzünü izlerdi. Hatta bazen o kadar çok izlerdi ki saatlerini harcadığının farkına bile varmazdı.

O sırada Park Jimin bahçede gözlerini gezdirdi. Arkadaşını bulması kolay olmuştu. Yanına doğru ilerleyip dibine oturması sadece birkaç saniyesini aldı.

Taehyung yanında hissettiği bedenin Jimin olduğunu bildiği için gözlerini bulutlardan çekmedi. Sadece biraz daha huzurlu olmalıydı.

Gözlerini kapatıp ellerini kafasının arkasında konumlandırdı.

Seirína [Jikook]Where stories live. Discover now