(2)-3 SADAKAT

3.8K 263 290
                                    


Minnoşlarr ^,^ Ben geldim. Yeni bölümle geldim ^,^  Kusura bakmayın azıcık gecikti il dışında olmamdan dolayı.
Şimdi şöyle biraz bizimkileri olaylardan dolayı kızgın okuyacaksınız. Zamanla tutkulu aşklarına öyle bir dönecekler ki oh be diyeceksiniz ^,^ Minnak bir spoi olsun bu da size.

Şarkıyla birlikte okuyun daha anlamlı olacak❤️

Şarkıyla birlikte okuyun daha anlamlı olacak❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sizi bu kadar çok seviyorum. Dünyalar kadar çok seviyorum. 🍀❤

Keyifli okumalar..




<<>>

Güneşin yeryüzüne düştüğü ilk dakikalar Emir hala ayaktaydı. Gözlerini bir an olsun kırpmamış, Asel'in yanında koruması gibi beklemişti. Başını sağa sola dahi çevirmeden öylece saatlerdir Asel'e bakıyordu. Aklından türlü düşünceler geçmişti. Neden böyle bir şey yaptığına kalbi istemsizce kılıf uydurmaya çalışıyordu. Affedilecek, kabul edilebilecek bir bahane arıyordu içten içe. Beyni buna engel olmak istese de ona olan sevgisi o kadar büyüktü ki geri kalan her şeyi gölgede bırakıyordu.

Kızgındı, çok kızgındı. Göğsünün altı kor ateşlerde yanmıştı. Laza ateşleriyle yoğrulmuştu ruhu ve kininin bir tarifi yoktu. Onu affedemeyeceğini biliyordu ama kalbinin baskısı o kadar etkiliydi ki tirtir titriyordu düşünceleri arasında. 

Asel dün gece gözünü bile kırpmadan birkaç adamı öldürmüştü. Asel o küçücük bedeniyle iri adamları dövmüştü. Bunda ciddi boyutta bir gariplik vardı. Aklı karmakarışıktı.

"Asla olmaz!" diye kükredi kendi kendine. Burnundan solurken iç çekti. Dişlerini sıkıyordu kendine hakim olmak ve kalbini bastırmak için. "Söküp atsam kurtulur muyum?" diye inleyerek bıraktı kendini sırt üstü. Kalbine vurdu birkaç kere onun düşüncelerinden kurtulmak için. Gözlerini devirip tekrar doğruldu ve o sırada gözüne bir şey çarptı. Kaşları çatılıp gözleri kısılırken Asel'in diğer taraftaki bileğine uzattı elini. Kendine çevirdiğinde bileğinin içinde yer alan koca bir Galata dövmesi gördü.

Kalbi alev aldı, boğazına bir yumru toplandı. Yutkunup nefes alamadı. Tüm yaşamsal fonksiyonlarını kaybetmiş gibi kalakaldı öylece. Gözlerinden bir damla süzüldü dudağının kenarına kadar. Ardından bir damla daha düştü.. Bir daha derken Emir kendini ağlarken buldu. Sessiz sessiz çenesini eli ile sıkarak ağladı orada.

Bu neydi şimdi? Neden böyle hissederken onu bırakıp gitmişti? Ne kadar mecbur kalırsa kalsın Emir'in onun yanında olacağını bilmeliydi. Ona söylemeliydi. Çekeceği acıyı bile bile onu ardında bırakmamalıydı. Her günü kendini suçlayarak, lanet edip küfürler savurarak geçmişti. Kendisi yüzünden öldü diye her gün kendini bir şeyle cezalandırmıştı.

Gözyaşlarını silip uzandı Asel'in yanına.. Yüzünü ona döndü iç çekerek izlemeye koyuldu tekrardan. "Ne bok yiyeceğim ben?" diye fısıldadı hala ağlamaklı çıkan sesi ile. "Çok acı çektim Balkızım.." diye devam etti. Kendisini duymadığını bildiği için içini dökmek istiyordu. Gördüğü dövme onu can evinden vurmuştu sanki. Darmadağın olmuş kararsızlık çemberinin ortasında kalmıştı. Çıkış yoktu. "Benim yüzümden öldün diye ben her gün öldüm." dedi ve gözlerini sıkıca yumdu. "Yinede.." dedi uzatarak ve bir süre bekledi. "Yine de iyi ki buradasın.."

Babasının Kızı (+15) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin