2.HAPŞIRIK

11.4K 620 1.1K
                                    


Okuyan herkesten bir yıldız bir yorum bekliyorum ^,^ keyifli okumalar ^.^

*HAPŞIRIK*

Duvarda yürüyen örümceğin ayak seslerini duyabileceğimiz kadar yoğun bir sessizlik hakimdi etrafta. Annesinden kaçan suçlu bir çocuğun yakalandığı an gibi sıkışıp kalmıştım duvarla Emir arasında.

Gökyüzünü rengine küstürebilecek kadar güzel olan mavi gözleriyle bana bakarken beynim donmuştu sanki. Çekindiğimden değildi, ama adamı az önce rahatsız etmiştim. Daha doğrusu onlar bana yakalanmıştı ama bilinçli gerçekleştirilen bir durum değildi.

"Söyle bakalım." dedi tekrar benden yanıt alamayınca. "Burada ne işin var?" diye sorduğunda istemsizce hapşırdım. Elimi ağzıma kapamıştım fakat Emir hızla geri çekilmişti. Emir şaşkınca bana bakıyordu. Hapşırıklarımın ardı arkası kesilmeyince eğilip yere oturdum ve elimle Emir'e git işareti yaptım.

Parfümünün ağır kokusuydu beni şu an bu kadar hapşırtan. Sevmiyordum parfüm kokusunu, insanlar parfümü üzerine boşaltmak yerine banyo yapmayı öğrenmeliydiler. Çünkü o sıktıkları yoğun koku ki özellikle çiçek kokuları için geçerli bu, dolmuşta, otobüste vs. insanlara korkunç bir işkence gibi geliyordu. Yani en azından benim için öyleydi.

Ağır bir parfüm kokusu aldığım anda istemsizce burnum kaşınıyor ve hapşırmaya başlıyordum. Zaten kendimde en hafif ve ferah olan bir parfümü üç sene gibi bir sürede kullanırdım.

"İyi misin?" diye sordu karşıma geçip çökerken. Hapşırmam hafiflediğinde "Git." diye söylendim. Kaşları havaya kalktı. Haklıydı tabi, adama kendi evinde git diyordum. "Kokun.." dedim bir daha hapşırdıktan sonra.

Kollarını kaldırıp koltuk altlarını koklayarak olanlara anlam vermeye çalışıyordu. "Ne? Kokuyorsun mu demek istiyorsun sen bana? Daha bu sabah duş aldım." dediğinde daha fazla dayanamayıp ayağa kaktım ve lavaboya koştum. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Gözlerimde uykusuzluktan şişmiş ve kızarmış bir vaziyetteydi. Elimi yüzümü bir güzel yıkadıktan sonra kendime gelince tekrar içeri döndüm.

Bir elimde havlu yüzümü kurularken karşımda siyah takım elbisesinin içinde kusursuz görünen Emir'e baktım. Olan olaylardan duruşuna o kadar dikkat edememiştim fakat şimdi bakınca siyahın en güzel tonu mavinin en güzel tonu ile buluşmuş muazzam bir bileşim oluşturmuştu. Ceketi üzerinde jilet gibi dururken bana bakarak gerindi ve ceketini çıkardı. İçindeki vücuduna cuk oturmuş gömleği gözlerimin önüne serilirken kaslarının gömleğin altında zor durduğunu görebiliyordum.

Bu saatte neden takım elbise ile gezdiğini anlayamamıştım ama sormakta istemedim. "Birincisi.." dedim ona uzak olan koltuğa doğru ilerlerken. "Parfüm kokusuna alerjim var ve ikincisi beni buraya annen getirdi. Bir süre burada kalacağım." dediğimde gözleri şaşırmış gibi irileşti.

"Annem bundan bahsetmemişti." dediğinde içim bir garip oldu.

"Eğer senin için sorun olacaksa hemen yarın ayrılabilirim." diyerek gözlerimi kaçırdım ve kendimi koltuğa bıraktım. Ceketinin cebine uzanıp bir sigara paketi çıkardı. İçinden bir dal alıp yaktığında geriye yaslandı.

"Sorun olacak bir durum yok." dedi sigaranın zehrini dışarı üfürürken. "Sadece haberim yoktu ve bizimle evde olursun zannediyordum. Buraya bazen misafirlerim geliyordu."

Omuz silktim. "Paketi atsana." dedim her zamanki açık sözlülüğüm ile. Şaşırmış gibi bana baktı. "Ne bakıyorsun, ben gelemem hapşırırım. Sen at." dediğimde itiraz etmeden paketi bana attı. Bende içinden bir dal alıp paketle beraber attığı çakmakla yakınca ciğerlerimi duman ile doldurdum. Bana hala yüzümde anormal bir şeyler varmış gibi bakıyordu.

Babasının Kızı (+15) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now