37) Songül ve Poyraz, Alkol Alıyorlar

587 8 0
                                    

      İki kardeş kahvaltılarını yapıyorlardı. Songül, ablasını izlemeye başladı. Songül içinden "Dün gece, sanki dayak yiyen o değilmiş gibi davranıyor. Bu kadar umursamazlık da normal değil" diye geçirdi.

– Abla, dün adamların bıraktığı parayı ayakkabılığın üst çekmecesine koydum.

– Ne kadar vermişler.

– Saymadım.

– Tamam, dursun orada.

Songül, Akşam poyraz ile buluşacağını ablasına nasıl söyleyeceğini düşünürken:

– Bacım, akşama doğru çıkacağım, biraz işim var.

– Abla, ben de akşam Poyraz ile buluşacağımı söyleyecektim.

– Buluş canım, ama onunla konuşmak istediğimi de söyle. Görüştüğün kişiyi tanımak istiyorum.

– Söylerim abla.

Akşam olmuş, Seyhan kardeşine para vermeyi unuttu ve evden çıktı. Evleri Taksim meydanına çok yakın olduğu için Saat beş gibi Songül'de hazırlanmaya başladı. Ablasının kıyafetlerine baktı ama hiçbiri ona olacak gibi değildi. En son aldığı kazak ve pantolonu giydi. Tam evden çıkacağı sırada parasının olmadığı aklına geldi. "Ablam para bırakmış olabilir" diye evin her yerine baktı ama bulamadı. Utana sıkıla ablasını aradı.

– Abla.

– Efendim.

– Ben Poyraz'la buluşacağım ya, sen de biliyorsun cebimde hiç param yok.

– Erkekle buluşmaya giderken niye paraya ihtiyacın olsun ki, o öder zaten.

– Tamam da, burası İstanbul, parasız mı çıkayım?

– Haklısın, adamların bıraktığı paraları alabilirsin.

"Ablam bilerek mi yapıyor. Adamların yere attıkları parayı mı alayım"

– Kaç para alayım abla?

– Songül, gerçekten işim var, al işte kafana göre.

– Tamam abla.

Songül, çekmecenin içindeki paraları alırken, o paraların ablasına değil de kendisine verilmiş gibi hissetti. Evden çıktığında içi çok garip oldu. Uzun zaman olmuştu dışarı çıkmayalı. 6'da Taksim'deydi ve bir saat vardı buluşmalarına. İstiklal Caddesi'nin içine doğru yürümeye başladı. Taksim'i en son hatırladığında daha güzeldi. Çevrede neredeyse hiç ağaç kalmadığını, insanların ruhsuz bir şekilde yürüdüklerini fark etti.

"Taksim; içindeki insanlarla birlikte ölüyor."

Sokak çalgıcıları, dilenciler hatta yaşam yok olmuştu İstiklal de. Yıllar önce iğne atıldığında yere düşmeyecek caddede şimdi kimse yoktu neredeyse. Boş dükkân bulmak imkânsızken, şimdi her beş dükkândan biri boştu. Açık mağazaların da müşterisi yoktu. Saat 18:45'te telefonu çaldı.

– Efendim Poyraz.

– Ben 5 dakika sonra Taksim'deyim, sen geldin mi?

– Evet, İstiklal deyim.

– Nereye gideceğimize karar verelim de orada buluşalım.

– Galatasaray Lisesi'ni geçtikten sonra solda kafe var, orası olabilir.

– Bugün içmek istiyorum, başka yere gidelim.

– Ben alkol almayalı yıllar oldu ama.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now