36) Songül ve Poyraz, Randevulaşıyorlar

577 6 0
                                    

Yasemin gidince tekrar televizyonun karşısına oturdu. Kısa bir süre sonra ablasının uyanıp banyoya girdiğini gördü. yerinden kalktı, kahvaltı için çay suyu koydu. Tuvaletten çıkan Seyhan üzerini değiştirmeden salona geldi.

– Günaydın bacım.

– Günaydın ablam.

– Banyoda ne düşündüm biliyor musun? Gözdeki morluk en çok hangimize yakışıyor acaba?

Eşinden ayrıldıktan sonra tüm olumsuzluklara kendini kapatmış, hayatın her şeye rağmen devam ettiğini bilen bu kadının en sevdiği huyu buydu belki de. Songül, hiçbir zaman bu kadar umarsız olamamıştı. Bu güçlü kadını seviyordu. Her durumda toparlanması o kadar kısa sürüyordu ki, şaşırıyordu insan.

Seyhan'ın bu sözleri üzerine gülümsemeye başladılar.

– Abla, biliyor musun? Biraz önce Yasemin buradaydı.

– Hangi Yasemin?

– Çocukluk arkadaşım yok mu? Bizim Emin'le evli olan.

Ablası, Songül'ün dediklerini duymazdan gelmişti.

"Konu ne zaman Yasemin'den açılsa, ablam beni

duymazdan geliyor. Araları mı bozuk? Severlerdi

birbirlerini, ne oldu acaba?"

– Çay suyu koydun mu?

– Evet, abla koydum.

Dün gece sol ayağına aldığı darbe yüzünden sendeleyerek yürüyen Seyhan mutfağa gitti.

– Eee, çay suyu nerde? Ocağın altı kapalı.

– Açmıştım abla, sönmüş olmalı.

– Sen ilaçlarını hâlâ almıyorsun değil mi?

– Almıyorum abla, o ilaçlar bana hiç iyi gelmiyor.

– Bacım, ben biraz kendime geldiğimde bu konuyu konuşacağız.

– Olur abla.

– Çay olana kadar ben duşa giriyorum. Bu sabah ablana kahvaltıyı sen hazırlarsın değil mi?

– Hazırlarım tabi, sen git duşunu al.

Mutfağa giden Songül buzdolabını açtığında telefonu çaldı. Bekletmeden açtı telefonu.

– Efendim Poyraz.

– Ne haber Songül?

– İyi diyelim iyi olalım, senden ne haber?

– Al benden de o kadar.

– Senin canın benimkinden de sıkkın gibi.

– İşlerimde birkaç pürüz çıktı, ama hallolmayacak bir şey değil. Akşam 6'da Türkiye'ye dönüyorum, eşinde şehir dışındayken buluşalım mı?

– Yarın buluşacaktık hani, hem akşam fazla zamanımız olmaz ki?

– Yarın müsait olamayabilirim, o yüzden söyledim.

– Peki, o zaman.

– Akşam 7'de parkın altından alırım seni.

Ablasının evinde olan Songül bir anda Taksim'den Kâğıthane'ye gelmesinin zor olacağını düşündü.

– Taksim'de buluşsak olmaz mı?

– Benim için fark etmez, 7'de taksimde o zaman.

– Tamam, ben şimdi kahvaltı hazırlamalıyım, akşam görüşürüz.

– Afiyet olsun, görüşürüz.

Songül (Kitap Oldu)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu