12) Songül, Psikiyatri'ye Gidiyor

828 11 0
                                    

Gece, salondaki çekyatlardan birinde yattı Vedat. Songül o gece hiç uyumadan sabaha kadar ağladı. Güneş doğmaya başladığında, Vedat yatak odasının kapısını açtı. Yerde yatan Songül'e ayağıyla dokundu.

– Kalk kalk, sabah oldu. Hastaneye götüreceğim seni.

Başını kaldırıp Vedat'ın yüzüne baktı Songül. Yine hiçbir şey söylemedi. Ayağa kalktı ve Vedat'ın yanından geçerek banyoya gitti. Kolunu yıkadıktan sonra tekrar odaya döndü. Kan olmuş kazağını çıkarttı, temiz kazaklardan birini giydi, başörtüsünü düzeltti, çantasını eline aldı ve salona geldi. Sabah namazına kalkan kaynanası ve kayınpederi salonda oturuyordu. Her zamanki gibi gözler yine üzerindeydi. Hiçbir şey söylemeden kapıya doğru yöneldi, Vedat'ı beklemeye başladı. Vedat:

– Şunu hastaneye götüreyim, iş yerinden de öğlene kadar izin isterim artık.

Vedat'ın annesi ve babası başını salladılar. Songül ve Vedat evden çıktı. Önde Vedat, hemen arkasında Songül. Birkaç yüz metre uzakta olan hastaneye yürümeye başladılar. Songül, "Öküzün önde gideni bu olsa gerek" diye geçirdi içinden.

Hastaneye geldiklerinde daha hasta kabulü başlamamıştı. Vedat hastanenin yanındaki çay bahçesinde çayla birlikte poğaça yedi, Songül ise sadece çay içti. Hasta kabulü başladığında Vedat, Songül'ün kimliğini alıp kaydını yaptırdı. Vedat'ın onu kolundaki kesik yüzünden hastaneye getirmeyeceğini bilecek kadar iyi tanıyordu. Kadın doğum yerine psikiyatri bölümünde sıra beklediklerini fark etti.

– Burada niye bekliyoruz ki?

– Doktora geldik işte.

– Onun farkındayım da niye psikiyatri sırasında bekliyoruz.

– Niye beklemeyelim, sen normal olduğunu mu düşünüyorsun?

– Vedat, ben deli değilim!

– Deli olup olmadığına doktor karar versin. Yaptığın hareketlerin hiçbirini aklı başında olan bir insan yapmaz.

Songül, içinden "doktora görüneyim, ne olacak ki" diye geçirdiği sırada doktorun oda kapısı açıldı. İçeriden kısa boylu, uzun saçlı yorgunluğu yüzünden okunan bir kız çıkıp Songül'ün adını ve soyadını söyledi. Vedat Songül'e dönerek:

– Songül, sıra sana geldi.

– Duyduk!

Doktorun oda kapısından içeri girdi Songül. 45-50 yaşlarında, saçlarının tamamı beyazlamış olan doktor masada oturuyordu. Songül'e oturması için sandalyeyi işaret etti. İlk defa psikiyatri doktoruna gelen Songül tedirgindi. Yavaş hareketlerle sandalyeye oturdu. Ürkekliği her halinden anlaşılan Songül'ün yüzüne bakan doktor; sevecen bir tavırla.

– Songül İpek değil mi?

– Evet.

– Bana anlatmak istediğin bir şey var mı Songül?

Doktorun bu içten yaklaşımı çok hoşuna gitmiş, biraz daha rahatlamıştı.

– Ben buraya bebeğimi kontrol için geldiğimi sanmıştım ama olan biteni anlamadan karşınıza getirildim.

– Sen gebelik kontrolü için mi geldin? Yanlışlıkla mı psikiyatriye sıra aldın, anlamadım kızım?

– Yok, hocam öyle değil, eşim size görünmem gerektiğini düşünmüş.

– Tamam, şimdi oldu. O zaman bana anlatmak istediğin şeyler olmalı.

Başından geçen her şeyi sırasıyla anlattı. Uzun süre Songül'ü dinleyen doktor,

– Doğuma ne kadar kaldı?

– Birkaç hafta.

– Az kalmış o halde. Ben sana hamilelikte kullanılan ilaçlardan yazacağım. Hamile olduğun için hormonlarında tutarsızlık oluşur ve bu durum normaldir. Senin durumunda olan birisi için çok zor olacak ama stresten uzak durmalısın ve ilaçlarını zamanında almalısın. Tekrar beni görmek istediğinde gelebilirsin.

– Her şeyi size anlattığımı kocama söylemeyin lütfen.

– Tamam kızım, aramızda kalacak. Bana güvenebilirsin.

– Sağ olun, kolay gelsin.

Doktorun verdiği reçete ile dışarı çıktı Songül. Gözleri Vedat'ı aradı; ama hastanenin koridorlarında göremedi. Bir süre bekledikten sonra hastanenin acil kapısından dışarı çıktı. Köşede sigara içen Vedat'ın yanına gitti.

– Hadi gidelim.

– Eee, ne dedi doktor?

– İlaç yazdı, düzenli kullan dedi. Hee bir de stresten uzak durmalıymışım. O evde bu nasıl olacaksa!

– Songül, bunu hep yapacaksın, sürekli laf sokmaya devam edeceksin değil mi?

– Sen de buna fırsat verme o zaman.

– Önce şu çocuğu sağ salim doğur da! Neyse ben işe gideceğim, sen eve gidersin.

– Giderim tabi, ilk defa yaptığım şey değil. Ne zaman hastane dönüşü beni eve bıraktın ki?

– Bak hâlâ yaa!

– Para ver para, ilaçları öpücükle vermiyorlar.

– Ağzımı bozdurma benim sokak ortasında, ben alırım ilaçları, sen eve git.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now