36. Bölüm - Lütfen bir daha karşıma çıkma

1.4K 153 211
                                    

** Şarkının Türkçesi yoktu fakat İngilizce altyazısını açabilirsiniz. Hatta uğraşırım derseniz translate düzgün çeviriyor. Şarkının adı da Kim Yeon Ji - With the Season.

Güzel ve uyumlu bir şarkı, iyi okumalar.

Ve lütfen yorumlarınızı esirgemeyin ühühü **

****(LUHAN)

Sehun'un 40 dakikadır çocukların yanından gelmemesi üzerine ayağa kalktım. Gidip ne yaptığına bakmam lazımdı. Çünkü artık geç oluyordu ve eve gitmemiz daha uygun olacaktı.

Bu yüzden de çocukların odasına geldiğimde gördüğüm görüntü duraksamama neden olmuştu. Sehun yatakta ortada otururken Soo Ji dizine yatmış, Shi Hyun da başını onun koluna yaslayarak uyuyorlardı. Fakat buradaki asıl şey Sehun'un da başı duvara yaslıyken elinde kitapla uyuyakalmasıydı.

Şu anda, gözlerimin önündeki bu görüntü öylesine güzeldi ki zihnimin en özel yerinde hayatım boyunca hep saklayacaktım. Her zaman hatırlayacağım kadar güzeldi.

Aslında bir yandan da oldukça üzücüydü çünkü onu asla bir daha böyle göremeyecektim. Bu film gibi olan sahneyi hayatımda bir kez daha oynatma şansım yoktu. Bir daha birlikte olma ihtimalimiz olmadığı için onunla ne bir aile kurabilirdim ne de bir çocuk evlat edinip bakabilirdim. En fazla uzaktan Sehun'un bir başkasıyla kurabileceği aileyi izlerdim. Her ne kadar başkasıyla olmasına ihtimal vermesem de, olur da bir gün gerçekleşirse, ben sadece uzaktan izleyen olarak o kadroya dahil olabilirdim.

İçime yeniden düşen hüzünle onlara yaklaştığımda sessizce Sehun'un üzerine doğru eğildim. Onu uyandırmamaya son derece dikkat ederek elimi yüzünde birkaç yerde, tüy dokunuşlarıyla, gezdirmiştim.

Tanrım! Nasıl da özlemiştim onu sevmeyi. Nasıl da özlemiştim ellerimin pürüzsüz cildinde dolaşabildiği o anları... Bir insanın teninin dokusu bile özlenebilir miydi? Özleniyordu işte! Ben, parmağımın altındaki bu tanıdık hissi bile özlemiştim.

Ve bu yüzden canım daha da yanıyordu. Özlem hissi yanımda durduğu her an azalmak yerine çoğalırken ben bitik bir halde çırpınıyordum. Çünkü çaresi çok basit olsa bile onu kullanacak gücüm yoktu benim. Oysaki biliyordum bir kere sarılsam geçecekti her şey, bir kere öpsem son bulacaktı tüm acılarım. Ama ben sadece kokusunu duymakla yetinebiliyordum. Yüzüne bile bakmaya çekinirken sadece yanımda durduğu anın ve kokusunun verdiği hissi tadabiliyordum.

Sehun'un bir anda yüzünü buruşturmasıyla elimi çekerken o gözlerini açmıştı. Ne olduğunu anlayamadığım için elim öylece yüzünün yakınında kaldığında bir süre birbirimize baktık. Ardından Sehun'un gözleri elime kaydığındaysa hızla yüzünden uzaklaştırıp doğruldum.

"B-Ben... Size bakmaya gelmiştim. U-Uyuyakalmışsınız." Sehun elindeki kitabı kapatıp gözlerini biraz ovuşturduktan sonra sessizce konuşmaya başladı.

"Onları uyuturken ben uyumuşum. Üzgünüm, bu aralar biraz uykusuz kaldığım için olmuş olmalı." Onu çok iyi tanıyordum. Eğer uykusuz kalmışsa ortada bir sorun var demekti. Ve buradaki sorun da sanırım yeterince açıktı. Bendim. Bizdik.

"Sorun değil. İstersen ben çocukları yatırırken sen de yüzünü yıka, uykun açılır." Başını salladığında ben de Soo Ji'yi kucağıma alıp yatağına yatırmıştım. Sehun ise Shi Hyun'un başını tutarak yatağa uzanmasını sağlayıp ayağa kalktı. Ve ardından tek kelime etmeden diğer odaya geçmiştik.

**** (SEHUN)

(Normalde bu kısımda da Luhan'ın ağzından devam edecekti fakat yazarken bir anda farkında olmadan Sehun'un ağzına geçmişim. Yarısında fark ettiğimden onca yeri de silmek istemedim bu yüzden de kestim. Bu kadar kısa aralıklarla kişi atlamasının sebebi bu, kafanızı karıştırmasın.)

SASAENG'S NEWSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin