2. Bölüm - İngiliz kraliyet ailesi mensuplarından biri

3.3K 280 101
                                    

Tam da şu anda onu gözetleyen gibi gözükmemek için ne yapacaktım bilmiyordum ama yakalanmak istemediğimden kesinlikle emindim. Ben az önce onu gözetleyen biri gibi gözükmek istemiyorum demiştim, değil mi? Sanki bir magazin gazetesi adına çalışırken hiç de öyle değilmişim gibi.

Ona yakalanmamak adına çaresiz bir şekilde etrafıma bakarken bir yandan da kaçacak bir yer arıyordum. Eve girebilirdim aslında ama eğer içeri kaçmaya çalışırsam yakalanacağımı da biliyordum. Fakat karmaşık bir durum vardı ki o da burada durursam da yakalanacaktım.

Adım sesleri her an daha da yaklaşırken gözlerimi kapatıp şansızlığıma içimden sövdüm. Acaba Charlie'nin kulübesine sığabilir miydim ki? Ne diyordum ben ya! Kocaman adamken oraya nasıl sığacaktım.

Aslında eğer yaptığım şeyin bir röntgencilik olduğunu düşünmezse bu durumdan bir şekilde yırtabilirdim. Tabii bunun için de gazeteci olduğumu bilmemesi gerekiyordu. Mesela beni fanı olarak düşünebilirdi. Ağh, hayır! Hayır, fanı olduğumu da düşünmemeliydi. En iyisi onu tanımıyormuş gibi davranmaktı. Sanırım bu, bulunduğum durumda, uygulayabileceğim en mantıklı karar olurdu. Sonuçta ülkede televizyon izlemeyen insanların da var olması bir yana ben Çinli biriydim. Bunu kullanarak belki zor durumda kalmaktan kurtulurdum. Belki de kurtulamazdım ama her şekilde denemekten zarar gelmezdi. Yani en azından ben gelmemesini umuyordum.

Bu yüzden de ortaya çıkmanın tam vakti diyerek hafifçe doğrulmaya çalıştığımda Oh Sehun'un ağzından çıkan cümleyle vazgeçip yerime geri sindim.

"Charlie!" Sehun'un seslenmesinin ardından başımı olduğum yerden önce yanıma çevirip olmayan köpeğe bakmış ve sonrasında da tekrar çalıların arasından Sehun'un olduğu yere bakınmaya başlamıştım. Charlie'yi onun yanında gördüğümdeyse beni fark etmeden kurtaran bu köpeğe büyükannemden gizli bir öğün fazladan yemek vereceğime dair kendime not düştüm. Çünkü şu anda kesinlikle hak ediyordu.

Oh Sehun'un bana arkası dönük bir şekilde köpek ile uğraştığını gördüğümde -Charlie'yi nereden tanıdığını düşünmeyi sonraya bırakarak- ayağa kalkmış ve ses çıkartmamaya çalışarak hızlı bir şekilde mutfağa doğru ilerlemiştim. Nefes nefese kalmış bir halde mutfaktan içeriye girdiğimdeyse başım hala olayın şokuyla kapıya dönüktü. Sanki peşimden gelecekmiş gibi hissetmiştim bir an.

Ağzım hala açık bir şekilde kapıya bakarken aklımda 3 soru vardı. Birincisi, Oh Sehun'un burada ne işi olduğuyla ilgiliydi. Çünkü dediğim gibi burası küçük, kenarda kalmış bir kasabadaki iki evdi ve haliyle de ülkenin en ünlü oyuncusunun burada olması çok anlamsızdı. İkincisi, eğer beni fark ettiyse ona sayabileceğim yalanlara inanarak bana sorun çıkarıp çıkarmayacağıydı. Çünkü buraya dinlenmeye gelmişken böyle bir sebepten dolayı başımın ağrımasını istemezdim ve eğer onu gizlice dinleyen bir gazeteci olduğum ortaya çıkarsa başım kesinlikle ağrırdı. Üçüncü sorum ise Charlie'yi, yani büyükannemin köpeğini, nereden tanıdığıydı. Aslında düşününce bu çok da önemli bir detay değildi ama çelişkili olayları merak etmek kanımda vardı maalesef.

"Luhan? Sorun ne?" Büyükannem şok içinde kalmış halime bakarak endişeyle sorduğunda bir anda ciddileşip ona döndüm.

"Sen sürekli dizi izliyorsun ya hani... Acaba Oh Sehun'u da tanıyor musun?"

"Tanımaz olur muyum, hayatım. Harika bir oyuncu ve dizileri mükemmel. Yeni başlayan dizisini 1 saniye bile kaçırmadan izliyorum." Şu anda yeni başlayan bir dizisi olduğunu büyükannem sayesinde öğrendiğimde bunun üstünde durmayıp devam ettim. Zaten haberim yoksa daha birkaç bölüm yayımlanmış olmalıydı.

"Peki, onun yan evde yaşıyor olması ya da bu kasabaya gelip gidiyor olması ihtimali ne kadar?"

"Sehun mu gelmiş?" Büyükannem gözlerini irileştirerek beklemediğim bir cevap verdiğinde ona tuhaf bir bakış attım.

SASAENG'S NEWSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin