"Gider gitmez kendinize bir iş bulun.Bundan sonra size tek kuruş yok.Bana olan borcunuzu ise her ay belli bir miktarda ödeyeceksiniz!"

Rojbin kocaman açtığı gözleriyle annesine bakarken Keriman hanım başını öne eymiş ondan tarafa bakmıyordu.Kocası öldükten sonra ne baba evine dönmüş ne de evlenmişti.
Tek gayesi evlatlarına bakmaktı.

Onların selameti için baba evine dönmemişmiydi zaten!Zavallı anasıyla babası bir dönüm tarlalarıyla kendilerine zor bakerken iki çocuklar bir de kendi yükünü onlara yüklemek istememişti.

Zaten burada mutluyduda.Kocasının hatıraları ile dolu bu ev ona huzur veriyordu.Allah'ı var ikici annesi Fehime hanımda onu kendi kızı gibi görüyor ve her ihtiyaçına koşuyordu.

Bu eve gelin geldiğinden bu yana ilk defa ona karşı gelmek istiyordu ama gelon görün ki buna cesareti yoktu.Fidan'ın yaptığı bu hata elbette ki cezasız kalmamalıydı ama böylesine bir cezayı hak etmiyorlardı.

Kocasından sonra kızlarına daha bir düşkün olan Keriman onları bir başına yaban ellere göndermek istemiyordu.Hele ki Fidan'in hatası yüzünden ilk göz ağrının ceza alması onu daha da çok üzüyordu.

Ama biliyordu ki Fehime annesi yanlış bir karar almazdı.Onları bu ceza ile sınıyorsa bir bildiği vardı elbet.Hem iyi tarafı kızları artık kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecekti.Ne annelerine ne de maddi manevi her konuda ikisine destek olan nenelerine ihtiyaç duymadan bir hayat kurabileceklerdi.

Rojbin öfkeyle odasına girip kapıyı çarptığında çığlık çığlığa bağırmak istiyordu.Hiç bir şey yapmamışken ceza almak gururuna dokunuyordu.
Bu yaşına kadar hep örnek bir çocuk olmuştu gerek ailesine karşı gerek çevresine karşı.

Her zaman çalışkan olmuş,kimseye saygıda kusur etmemişti.Babasının izinden gidip disiplinli ve oturaklı bir genç kız olmuştu.Ama kardeşi Fidan!Ah o Fidan yok muydu o Fidan!

Küçüklüğünden bu yana ele avuca sığmaz olmuştu.Her gün kapıya bir komşu gelir onu şikayet ederdi.Annesi ise okul dönemlerinden her Allah'ın günü okula misafir olurdu.Aralarında iki yaş olmasına rağmen çocuk gibi davranır sürekli başına bela açardı.

Ama bu sefer ki bela kendisine de sıçramışdı.Sürgün edildikleri yetmezmiş gibi birde başına borç işi çıkmıştı.Annesi ölse de nenesinin korkusundan onlara yardım etmezdi.Bilmediği bir şehirde beş parasız bir de yüklü bir miktar borç ile bir başına kalacaktı.He bir de Fidan'ı vardı.

Bela olan Fidan,ele avuca sığmayan Fidan,deli dolu gereksiz Fidan!Yatağında oturmuş dolabının üzerinde ki bavuluna bakarken ne yapacağını düşünüyordu.Zehir gibi olan kafasını çalıştırıp bir çıkış yolu bulması lazımdı ama nasıl.

Sinirle kendini yatağa atıp tepinmeye başladı.Ne bozulan eşarbı umurundaydı ne de çıkardığı sesler.Hıncını alamamış bir şekilde yataktan kalkarken odasının kapısı açıldı ve gereksiz kardeşinin kafasını gördü.

"Ben bavulumu hazırladım da sana yardım edeyim mi diye sormak için geldim."

"Eğer ki bir adım daha atarsan Fidan, Allah yarattı demem saçını başını yolarım."

"Abla ben özür-"

"ÇIK DIŞARI FİDAN!

********

Elinde iki bavulla hava alanının kontrol kapısında bekleyen Rojbin az da olsa yatışmıştı.Arkasında sesini çıkartmadan duran Fidan'ın bunda etkisi ne kadardı bilinmez.
Babaannesinin emektar yardımcı Kemal amcaları onları hava alanına getirmiş yeni evlerinin adresini ve anahtarını onlara teslim edip gitmişti.

Uçağa binmelerini beklemeden hemde.Bu da nenesinin emirlerinden biri olmalıydı.Evden çıkmadan anneleri ile vedalaşan iki kız babaannelerinin de elini öpüp helâlık istemişti ve sonrada yeni hayatlarına ilk adımlarını tek başlarına atmışlardı.

Dakikalar süren kontrolden sonra sonunda uçağa binen Rojbin ekonomi sınıfı olan koltuğuna oturmuş başını arkaya atmıştı.Ama bu keyfi çokta uzun sürmeden yanına Fidan oturmuştu.

"Sen niye benim yanımda oturuyorsun?"

"Çünkü koltuğum bu abla!"

"Bana abla deme Fidan.Bana abla deme!"

"Ne diyim dayı mi diyim."

Rojbin kimseyi umursamadan Fidan'ın o sırma saçlarını eline dolayıp asıldı.Fidan acıyla çığlık atarken bir yandan da ablasının toynaklarından kurtulmaya çalışıyordu.

"Bir de benimle dalga geçiyor ya!Kızım yeminle seni bu uçaktan atarim!"

"Rojbin o toynaklarını saçlarımdan cekmezsiz yemin ederim bende şalını çekerim."

Rojbin bir kaç dakika düşündükten sonra elini çekti.Fidan dediğini yapardı bunu bildiği için geri çekildi.Uçağın içinde ki yolcular tuhaf tuhaf bu iki kardeşe bakarken Rojbin umursamadan camdan dışarıya döndü.Fidan'ın konuşacağını anladığı vakit ise hızla ona dönüp işret parmağını havaya kaldırdı.

"Sakın!Eğer o boyalı dudaklarını açıp tek kelime edersen sana Amasra'yı zehir ederim.Babaannem bütün yetkiyi bana verdi.Eğer ki sözümden çıkarsan sana yapacaklarımdan kork çilli."

Rojbin yolculuk boyunca ağzını açmayan Fidan'a hiç dönmedi bile,ne yaptığı umrunda değildi.Tek istediği bu sürgünü sessiz sedasız bitirip evine arkadaşlarına ve atölyesine ulaşmaktı.

İnişe geçmek üzere olan uçağın camından gördüğü ada artık onun esaretiydi.Bu dört yanı denizle kaplı küçük kasabada başına gelecek olaylardan habersiz derin bir soluk alan Rojbin Rabbin'e sığındı.Yeni bir başlangıç yaptığı bu dönemde ondan başka yardım isteyeceği kimsesi yoktu çünkü.

*******

Hadi hayırlısı diyelim:)

Umarım yeni hikayeyi beğenerek ve severek okursunuz.Devamını merak edenler için Deniz Subayım'a beklerim.Kitap yayınlandı.....

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Where stories live. Discover now