9/WHİTE GARDEN

27.1K 1.5K 158
                                    

                 DÜZENLENDİ✔                         

*Bilirsin beni.
İçimde fırtınalar kopsa da yüzümde rüzgar esmez benim.

Duyduğum o ulvi ses ile gözlerimi yavaşça araladım.Mahalle imamının sesi her zaman ki gibi semada yayılırken yüzümdeki ufak tebessüm ile güne başladım.Her sabah olduğu gibi önce camımı açtım ardından abdestimi alıp kıbleye taraf dönüp namazımı eda ettim.Annem yine benden erken davranıp kahvaltıyı hazırlamıştı bile bana kalan ise teyzemi uyandırmak olmuştu.

Uzun uğraşlar sonucunda teyzemi kaldırmayı başardıktan sonra tekrar mutfağa dönüp kahvaltı masasına oturdum.Annem çayları doldururken teyzemde teşrif etmiş ve yerine oturmuştu.Hep beraber kahvaltı yaparken annemin haftalardır ilk kez bize katıldığı bir sabah olmuştu.

"Validem son bir haftadır evde yoksun.Ayrıca beni de sık sık aramıyorsun,tamam bu iyi bir şey ama biraz daha böyle devam ederse beni umursamadığını düşüneceğim."

Dudaklarımı büzerek anneme bakarken o da elinde ki bardağı bırakıp ağzıma yavaş şekilde vurmuştu.Teyzem bu halimize tebessüm ederken ona dil çıkarıp tekrar anneme döndüm.Çatalını da tabağının yanına bırakırken surat ifadesi ciddileşmişti.

"Aslında ben de size bundan bahsedecektim.Bir kaç işim vardı o yüzden size pek fazla vakit ayıramadım.Galiba size bir açıklama yapmanın zamanı geldi."

"Evet anne açıklama yapmak zorundasın.Yani evden hiç çıkmayan sen bir anda eve girmez oldun,günde beş defa beni arayan sen bunu ikiye indirdin hatta aramadığın zamanlar bile oldu."

Teyzem sessizliğini koruyarak sadece bizi dinliyordu.Zaten teyzem bu tarz şeyleri sorun eden biri değildi ama ben öyle değildim.Evhamlı ve son derece pinpirikli olan anneme son bir haftadır ne olduğunu merak ediyordum.Annem sandalyesini bana biraz daha yaklaştırıp elini elimin üzerine koyarken ciddi bir konuşma yapacağımızı anladım.

"Yaklaşık iki ay önce bir telefon aldım. Arayan bir avukattı,babanın avukatı. Ölmeden önce üzerinde çalıştığı bir dosya varmış ve bunu bana vermek istediğini söyledi.Ben de avukat ile buluşup dosyayı aldım.Dosyayı incelediğim de babanın belli miktarda üzerine yapılmış olan mülklerin listesi vardı.Tabi bunların hepsi iki ortaklıydı,biri amcan diğeri ise baban. Avukat mirası alabilmemiz için senin veya benim babanın soy ismine sahip olmamamız gerektiğini söyledi."

"Dur bir dakika,ben yanlış duymadım değil mi?O soy ismini alacağımı mı söylüyorsun.Bu asla olmaz ben böyle bir şey yapmayacağım."

Olayın şoku ile sesim her ne kadar yüksek çıksada haklıydım hem de sonuna kadar,asla o soy adını almayacaktım.

"Tatlım beni yanlış anladın.Tabi ki de bunu yapmayacaksın.Bu senin kararın ve ben buna saygı duyarım. Anlatmak istediğim bu mülklerin arasında babana ait olan bir yer varmış,ben de bunu yeni öğreniyorum.Bir mekan,daha doğrusu bir sürü dükkana sahip olan bir yer,modern bir iş hanı gibi düşün. İşte ben de oraya bir restorant açmayı düşündüm ve bunu faliyete geçirdim bile,bir haftadır da bununla uğraşıyorum."

"Nasıl yani sen bir restorant mı açacaksın?"

Biri çıkıpta bana deseydi ki annen bir gün restorant açacak kesinlikle ona inanmaz hatta benimle dalga geçtiği için kızardım.Babam öldüğünden bu yana bir kez olsun dışardan yemek yemeyen ve asla bir restorantın önünden geçmeyen annem simdi babamın mesleğini mi devam ettirecekti.

"Evet,biliyorum çok şaşırdınız ama gerçek.Baban ölmeden önce oraya bir restorant açacakmış.Hatta adını bile koymuş White Garden!"

"Bu çok güzel,anne gerçekten böyle bir şey yapacak mısın?"

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin