Bölüm 72: Son Çırpınışlar

4.2K 326 289
                                    

Final geldi çattı... Yorumlarınızı merakla bekliyorum. 🔥💕

***********

"Sizinle son bir oyun daha oynayalım, ne dersiniz?"

Espozo'nun tuhaf cümlesi biter bitmez Matt Baum demir parmaklıkların arkasındaydı. Keyifle sırıtan suratına bir tane geçirmek, suratı dağılana kadar onu yumruklamak istiyordum!

"Parmaklıklardan uzaklaşın fareler. Bunu bir kez söyleyeceğim yoksa çarpılırsınız."

Ben yerimde dikilmeye devam ederken Derek beni kolumdan tutarak geriye doğru çekiştirdi. Şerefsizlik aile yadigarı olan Baum sırıtışını bozmadan elindeki siyah renkli minik şişeyi parmaklıklardan içeri bıraktı ve hızla geri çekildi. Yine nasıl bir oyunun içindeyiz? Çürümüş zihnine sokayım senin!

"Kurallar basit."

Tekrar ekrana baktım. Espozo'nun tiksinç suratı tüm kadrajı kaplıyordu. "İçinizden biri zehri içerse Donellyleri ve ailelerinizi rahat bırakırım. Şeref sözü."

"Şerefsiz olduğunu hesaba katarsak zerre inandırıcı değilsin manyak herif."

Tükürür gibi söylediğim cümlem onu etkilememişti, sırıtmaya devam ediyordu. "Dediğim gibi tatlım. Biriniz zehri içsin, ailelerinizi serbest bırakacağım. Jason Donelly dahil."

"Sana güvenmiyorum."

Omzunu silkti. "O zaman sizinle beraber onu da öldürürüm. Bana göre hava hoş."

Yolun sonunda hiç ışık yoktu artık. Bir seçim yapmamız gerekiyordu.
Ve o kişi ben olmalıydım.

"Jason'ı öldürmezsin. Onunla işin henüz bitmedi. O yüzden kimse içmeyecek,"dedi Derek sert olmasına rağmen düz bir sesle. "Bizi zaten öldüreceksin, o yüzden işini kolaylaştırmayacağız."

"Derek,"diye fısıldadım. Sert bakışlarını ekrandan bana çevirdi, bakışları yumuşar gibi olsa da çabucak toparlandı ve bir iki saniye daha bakışmamızın ardından Matt Baum'a döndü. "Seni kendi ellerimle öldüreceğim."

Duvara yaslanmış Baum, umursamazca kollarını göğsünde kavuşturduktan sonra omzunu silkti. "Evet. Tabii, eminim. Yaparsın." Bir Sırtlan gibi dişlerini göstererek gülen Baum'a yüzümü buruşturdum. Gerçekten mide bulandırıcı bir mahlukattı. "Tabii buradan kurtulmayı başarırsan,"diye ekledi. Ürkütücü sırıtışı devam ediyordu.

Derek yumruklarını sıkınca sakin hareketlerle demir parmaklıklara ilerledim. "Neden zehri sen içmiyorsun? Dünya bir sürüngenden kurtulur."

"Kinayeli konuşma çabalarınız artık üzücü bir hal almaya başladı." Gözlerini benden ayırmadan yumruklarını parmaklıklara sardı.  O anda elini yakalayıp parmaklarını teker teker kırmak istedim. Bu öyle güçlü bir dürtüydü ki, az daha kendimi kaybedecektim. Jason o lanet masada yatarken bunu yapamazdım.

"Ben görevimi yaptım. Zehirle ne halt yaparsanız yapın. Kıvranmanızı izlemek keyifli olacak."

"Ölümünü izlemek kadar keyifli olmayacaktır." Uğursuz siyah şişeye bakarken sessizce mırıldanmıştım, duyduğundan bile emin değildim.

Şişeyi duvara fırlatıp kırmak istedim fakat bunu da yapamazdım. Biri bunu içene kadar sevdiklerimize zarar vermeye devam edecekti, bundan kaçamazdık.

Ve bunu ben içmeliydim.

Cesaretimi toplayabilmek umuduyla gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"İki saatiniz var,"dedi Baş Şerefsiz. "İki saat içinde bunu biri içmezse Jason ölür."

Ağlamamaya çalışmak zordu, artık direnecek gücüm kalmamıştı. Yumruklarımı sıktım ve nefesimi tuttum. Kalp atışlarımı düzene sokmam gerekiyordu. Olabildiğince güçlü ve kararlı durmalıydım, dostlarımı ikna edebilecek kadar kararlı.

ZAMANCILAR ( THE TIMERS) I.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin