Bölüm 42: Gerçeği Biliyorum

12.5K 757 438
                                    

Eve geri döndüğümüzde Curtis bitkinlikten arabada uyuyakalan sevgilisini kucaklarken, ben de odama yöneldim. Üzerimdekilerden hızla kurtulurken olanları düşünüyordum.

Ya Jace'in başına daha kötü bir şey gelseydi? Zavallı Essie... Ya ona bir şey yapsalardı? O zaman ben ne yapardım?

Eşofmanlarımı giydikten sonra saçlarımı tepemde dağınık bir topuk yaptım. Pixie yaptı. Buna eminim. Yani rastlantı denilen şey, kendini kaç defa daha tekrarlayabilir ki?

Aynalı masanın üzerindeki makyaj temizleyicisini kavradım. Pamuğa biraz mavi sıvıdan dökerken zihnim "acaba" ve "ama" kaosu içinde sürükleniyordu. Vücudum kadar zihnimde yorulmuş, artık uyumam için adeta yalvarıyordu.

Makyaj temizleme faslından da kurtulduktan sonra tekrar salona indim. Jace beni orada bekleyeceğini söylemişti.

Oradaydı da. Üzerindeki kanlı gömlekten kurtulmuş, göğüsünde rengarenk sörfçü amblemi olan gri renkli bir sweatshirt giyiyordu.

Yanına oturduktan sonra dudağına bastırdığı pamuğu elinden aldım. Neyse ki durumu kötü görünmüyordu, dikişe ihtiyacı yoktu. Sadece pansuman ve minik yara bantları iş görebilirdi. Kirlenmiş pamuğu masanın üzerine bıraktıktan sonra tentürdiyot sürülü bir diğerini tekrar dudağına bastırdım.

"Dünü de atlattık ya"diye mırıldandı, bakışları yüzümde gezinirken.

Yeni bir pamuk ile kaşını temizlerken bakışlarım bana dikkatle bakan mavi gözlere kaydı.

Bulutsuz bir gündeki gökyüzünün mükemmel rengi gibiydi gözleri; büyüleyici ve ışıltılı. Havanın soğukluğundan sizi koruyan yünlü bir kazak gibi hissettiriyordu; güvenilir ve tanıdık. Bu mavilerde kaybolmuştum. Yani zamanında. Bu zamandan ve şimdiki halimden çok uzaktaki bir geçmişte.

"Ne düşünüyorsun?"

Gözlerimi, kanlanmış mavilerden kaçırarak omzumu silktim. "Olanları. Bu günü, geleceği."

Yara bandını da yapıştırdıktan sonra daha iyi görünüyordu.

"Seni özlemişim."

Yapma Jason. Lütfen...

Yutkundum. "Sıcak çikolata ister misin? Kurabiye de getiririm."

Konuyu değiştirmeye çalıştığımı anlamış gibiydi, hafifçe gülümsedi. "Tabii olur."

Yanından kalkıp mutfağa girdiğimde derin bir nefes aldım. Ne yapıyorum ben? Neden böyle arada kalmış gibi hissediyorum?

Derek'i sevdiğinden olmasın?

Isıtıcının düğmesine bastıktan sonra gözlerimi kapattım. Jace böyle davrandığı sürece kafamın karışmamasını nasıl sağlayabilirim ki?

Sanki yeterine sorunum yokmuş gibi bir de bu çıktı. İki erkek arasında kalacak halim yok zaten. Jace'in her zamanki flörtöz tavırları. Derek ise...

Nefes verdim. Derek ise anlaşılamayan bir odun abidesi. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Bir an çok yakın ve sıcak. Başka bir gün ise oldukça suratsız ve mesafeli. Kötü biri olmadığını, bana zarar verecek hiçbir şey yapmayacağını biliyorum ama...

Isıtıcının içindeki suyun fokurdamaya başlamasıyla birlikte gözlerimi açtım. Egosundan daha değerli olabilecek miyim ki onun için?

Kurabiye ve sıcak çikolata dolu bardakları dizdiğim tepsiyle salona geri döndüğümde, Jace başını koltuğa dayamış tavanı izliyordu.

ZAMANCILAR ( THE TIMERS) I.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin